Dava; hile ve akde aykırılık iddiasına dayalı tapu iptal- tescil olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir. Tüm dosya kapsamından murisin taşınmazın yarısını temlik etmek isterken iradesinin fesada uğratılarak tamamını devrettiği olgusunu kabule yeterli ve elverişli delil olmayıp, murisin gerçek iradesinin taşınmazın tamamını temlik etmek olduğu açıktır. Davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Dava, önceden açılıp derecattan geçmek suretiyle kesinleşen taşınmazın kadastral mülkiyet ve geometrik durumuna dönülmesine ilişkin kararın idarece infaz edilmemesi sebebiyle sicil kaydında infazın sağlanması bakımından açılan bir dava olup mahkemece kararın idarece infaz edilmemesinin idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de; açılan dava sonucu tesis edilecek kararla taşınmaz mülkiyetinin el değiştireceği nedeniyle davanın sicil kaydının düzeltilmesi olarak kabulü gerekir. Bu durumda taraf teşkilinin sağlanarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa kararla daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olmasının zorunlu olacağı esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak olmayacağı-
Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince yüklenicinin bedele hak kazanabilmesi için inşaatı sözleşme ve ekleri ile tasdikli proje ve inşaat ruhsatı ile kamu düzeninden olan imar mevzuatı ve bu doğrultuda çıkartılan Deprem Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak tamamlayıp, arsa sahiplerine teslim etmesi gerektiği-
Aşırı yararlanma davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulacağı, objektif unsur ispatlandığı takdirde, zarar görenin kişiliğinin, yaşının, sağlık durumunun, toplumdaki yerinin, ekonomik gücünün psikolojik yapısının yani sübjektif unsurun derinliğine araştırılıp incelenmesi gerekeceği-
Tapu iptali ve tescil davasında taşınmaz üzerinde yapılacak araştırmanın çekişmeli bölümün kimin zilyetliğinde olduğu, üzerindeki ağaçları hangi tarafın diktiği, kaç yaşlarında oldukları, ürünlerini kimin topladığı, tespit tutanağındaki muhtar ve bilgisine başvurulmayan diğer kişiler dinlenerek açıklığa kavuşturulması, keşifte dinlenen bilirkişi beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi, davalının bildirdiği tanıkların dinlenilmesi, çekişmeli bölümün hangi tarafa ait olması gerektiğinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz tespit ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava hukuki ehliyetsizliğe dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Ehliyetsizlik iddialarında mutlak surette Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden rapor alınması zorunludur. Bir kimsenin ölmüş olması hakkında rapor alınmasına mani değildir. Ehliyetsizlik iddiasının yeterince araştırılmadan oluşturulan mahkeme kararının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Uyuşmazlık konusu taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 20 yılı aşkın süreden beri davacı ve babası tarafından eklemeli ekonomik amacına uygun olarak zeytinlik ve bademlik vasfıyla tasarruf edildiği anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Yanlar arasında görülen alacak olmazsa tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de; vekil satıştan elde ettiği bedeli müvekkiline intikal ettirmekle yükümlüdür. Bedelin malike ödendiğinin ispat külfeti davacıya değil vekile yani davalıya aittir. Oysa Mahkemece bu kural tersine çevrilmiştir. Bununla birlikte, davacı alacağının bir kısmını aldığını duruşmalarda beyan etmiştir. Bu durumda mütebaki alacak için taraf delillerinin toplanarak hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Dava konusu yerin kadastro çalışmalarında tescil harici bırakıldığı ve dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre, Dairenin hükmüne uyulan bozma ilamında yazılı olduğu üzere, davacı yararına zilyetlik ve imar – ihya yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yönlere ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine, ancak, bozmadan sonraki aşamada davalı Hazine tarafından İdare adına tescil isteği nedeniyle yukarıda A, B ve C harfleriyle gösterilen yerlerin Hazine adına tesciline ilişkin karar yerinde görülmediğinden Hazine'nin tescil talebinin de reddine karar vermek gerekeceği-