Dava dilekçesinde, davacının iddiası ve talep sonucunun açık olması gerekli olup, aksi halde mahkemenin davacıya süre verip, dava dilekçesini açıklattırması gerekeceği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkin davada, satış bedelinin davacıya ödenmediği için, bedelin vekil davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, mahkemece usulüne uygun kesin süre verilmiş ise de;davacı taraf dava dilekçesinde anılan dava dosyasını delil olarak belirtildiği için, davacının delil olarak dayandığı mahkeme dosyasının getirilerek incelenmesi, değerlendirilmesi,sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tutanağın beyanlar hanesine yazılan ve kadastro tespitinin kesinleşmesiyle sicile yansıtılan şerhin tutanağın kesinleşme tarihinden itibaren kayıt maliklerince 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılıp terkini sağlanmadığına göre, şerhin sağladığı hak varlığını koruyacaktır. Yani davalı kayıt maliklerinin şerhin iptali konusunda açacakları bir davada 10 yıllık hak düşürücü süreye muhatap olacak ve dava dinlenmeyecekleri-
Asıl dava olan inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının ifraz (bölünme) dikkate alınmaksızın talep gibi yarı pay gözetilmek suretiyle kabulüne; karşı dava olan elatmanın önlenmesi davasının ise reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin davalı-(karşı davacı) ile dava dışı yükleniciyi bağlayacağı buna karşın sözleşmenin tarafı olmayan davacıları bağlamayacağı inşaatın süresinde bitirilmesinden dava dışı yüklenicinin sorumlu olacağı-
Tapu iptal ve tescil, birleşen dava ise tapu kaydındaki şerhin terkini isteğine ilişkin davada, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 11.2.1993 tarih 2653 sayılı talimatı ve 3186 Sayılı Kanunun 25. maddesi uyarınca, Antalya Pamuk ve Narenciye Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ile Antalya Birlik'in birleştirilerek Antbirlik adını aldığından, davacı Hazinenin talebi doğrultusunda satış bedelinin Antbirlik Genel Müdürlüğüne ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu ifrazen oluşan bir kısım parsellerin 359.000 m2 yüzölçümlü mera vasıflı 19.04.1955 tarihli ve 28 no'lu parselden geldiği, 1965 yılında yapılan tapulama çalışmaları ile Belediye adına mera vasfı ile tescil edildiği ve sonradan yapılan imar uygulamaları ile dava konusu taşınmazın belediye adına tescil edildiği ve üzerinde bina bulunmamasına rağmen dava konu taşınmazın bulunduğu yörede yapılaşmalar olduğu anlaşılmakta çekişme konusu taşınmazın tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte incelenerek yerinde şehir plancısı, ziraatçı bilirkişi ve harita mühendisi bulundurmak koşuluyla yeniden keşif yapılmalı, imar planı uygulama haritaları Belediyeden sağlanmalı ve bu haritaların kapsamına göre mera olan taşınmazların 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak ve bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen hava fotoğraflarından da yararlanarak saptanmalı, öte yandan, meranın artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunup bulunmadığı parsel bazında değil, imar planları ve ada bazında ziraatçı bilirkişiye incelettirilmeli, 6100 sayılı HMK'nın 290. maddesi hükmü gereğince keşfi izlemeye olanak sağlayacak ve bilirkişi raporlarını denetlemeye yardımcı olacak sayıda fotoğraf çektirilerek dosyaya konulmalı, böylelikle ortaya çıkacak sonuca uygun bir hüküm kurulmasının gerekeceği-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, tapusuz taşınmazlardaki zilyetlikten ibaret olan hakkın devrine ilişkin sözleşmeler hiçbir şekil şartına bağlı olmadığından geçerli olması gerekeceği-