Taraf muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, muvazaa iddiasının -davacı tarafından- yazılı belge ile ispat edilmesi gerekeceği-
İ.lı işlem, üçüncü kişinin malvarlığı aracılığı ile de gerçekleşebileceğinden, uyuşmazlık konusu olayda sadece dolaylı temsili içeren inançlı vekalet hukuksal ilişkisinin bulunduğu, zira dava dışı üçüncü kişiler yani satıcılar, ister dolaylı temsilin bulunduğunu bilsin ister bilmesin, taşınmazı alan inançlı vekilin, tapu sicilinde işlem yaparken kendi adına ve davacı hesabına hareket ettiği ve önce mülkiyetin inançlı vekile geçmesi, sonra da onun bunu davacıya devretmesi hususunun gerçekten istendiği, uyuşmazlık konusu olayda; dolaylı temsili de içeren inançlı vekalet sözleşmesinin varlığı kabul edildiğine göre, davacının davalıya karşı onun kendisine mülkiyeti nakil borcunu yerine getirmesi için tescile icbar davası açmasının mümkün olduğu, gerçekten de; davalının, davacı hesabına üçüncü kişiden iktisap ettiği her şeyi, bu arada bir taşınmazı davacıya devretme borcunun, vekalet akdine doğrudan doğruya kanunun bağladığı bir sonuç olup, böyle bir borcun doğumu için davalı ile davacı arasında ayrıca bir anlaşma yapmaya gerek bulunmadığı gibi, böyle bir anlaşmanın hiçbir suretle resmi şekilde yapılması gereğinin de olmadığı-
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerinde, satış bedelinin tamamını ödemeden dava açmış olan davacıya, eksik bedeli ödemesi için mehil verilerek bedelin tamamı ödendikten sonra davacı lehine tescil kararı verilmesi gerekeceği-
Dayanılan tapu kayıtlarının “çatal ocak”, “kuyu” ve “kaya” gibi sınırları göstermekte olması halinde, bu tür sınırları gösteren kayıtların kapsamları miktarıyla geçerli olacağı-
Bedelde muvazaa iddiasını da ihtiva eden bir şufa davasında, davacının bu iddiasını kanıtlayamaması halinde, mahkemece, davacıya tapuda gösterilen bedel üzerinden şufa hakkını kullanıp kullanmayacağı sorulmalı, kabul ettiği taktirde bedelin depo edilmesi için uygun bir süre verilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceğ
Tapu sicilinin ve kadastral tespitin iskân kayıtları ile uyumlu hale getirilmesi amacına ilişkin davanın görülmesinin adli yargının görevine girdiği-
Davacı koca, davalı kadının kendisini hile ile kandırarak gerçekte bağış olduğu halde satış gibi gösterilerek ihtilaf konusu taşınmazın adına devrini sağladığını; aralarındaki sözleşmenin satış olmayıp bağış olduğunu ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili talebinde bulunmuştur. Senede bağlanmış sözleşmenin tarafları, o sözleşmeye ilişkin muvazaa iddiasını ancak senet ile ispat edebilir ve tarafların karı-koca olmasının bu kuralı ortadan kaldırmayacağı- Hile iddiasının gözönünde bulundurulması için hileye delalet edecek maddi ve hukuki olguların belirlenip bunlara dayanılması gerekli olup davacı bu hususta bir maddi vakıaya dayanmamış ve davacı muvazaa iddiasını yazılı delil ile de ispat edememiş olduğundan davalı tanık dinlenmesine muvafakat etmediğine göre davanın reddinin gerekeceği-
İştirak halinde mülkiyete konu taşınmazlarla ilgili gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin, bu mülkiyet sona erdiğinde ifa kabiliyetini kazanacağı ve zamanaşımının da bu tarihten başlayacağı, iki kişisel hak birbiriyle çatıştığında önceki tarihli olanına değer vermek gerekeceği-
Muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temlikinin yapılmış olması halinde, bu tescilin bir “yolsuz tescil” hükmünde olacağı ve bu durumun kanıtlanması halinde, tapu kaydının -MK. 1025 uyarınca- iptali gerekeceği-
Bağışlanan taşınmazın amaç dışında kullanılmasının tapunun iptaline neden olabileceği-