Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemi-
İlâmın kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğine ilişkin şikâyet "süresiz" yapılabilir mi? Manevi tazminata (TMK. m. 24) ilişkin ilâmın takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekir mi?
Davacı kredi müşterisinin talebiyle dava dışı 3. kişi lehine düzenlenen teminat mektubunun işlevinin sona erip kredi müşterisi tarafından bankaya iadesinden sonra, 3. kişinin davalı bankadan talebi üzerine, davacı kredi müşterisinin rızası ve haberi olmaksızın, davalı banka tarafından iade edilen teminat mektubunun yerine başka bir teminat mektubu düzenlenip 3. kişiye verildiği ve daha sonra 3. kişinin tazmin talebinin kabulü ile tazmin edilmesinin davacının ticari itibarını sarsan ve manevi zarara uğramasına neden olan uyuşmazlıkta, davacının istirdat talebinin yanında manevi tazminat isteminin de kabulü gerektiği-
Yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat isteminde, tazminat miktarının mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği-
Sesli ve görüntülü şekilde gizli kayıt alma ve bunu yayınlama eylemlerinin, Anayasa’nın 17. ve AİHS’nin 8. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek kişilerin şeref ve itibarının bir diğer deyişle özel hayatlarının korunması ilkesi kapsamında kalması nedeniyle davalı şirket (TV) aleyhine de manevi tazminata hükmedilmesi gerekir mi?
Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalıya karşı açılan davanın tümden reddedilmesi gerektiği- Sadece birlikte olunulanın evli olduğunun bilinmesinin sorumluluk için yeterli olmadığı-
Hakaret ve tehdit haksız eyleminden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada; davalının, davacıya yönelik söz ve ifadelerinin davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu gerek dosya kapsamında gerekse olaya ilişkin olarak ceza mahkemesince yapılan yargılama sırasında toplanan delillerle sabit olduğundan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi uyarınca davacı yararına uygun bir manevi tazminat hükmedilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada; dava konusu haberde davacı Bakan hakkında fezleke bulunduğuna dair iddialarda bulunulduğu, haberin kaynağı olarak da ilgili Genel Başkan Yardımcısının basın açıklamasının gösterildiği, yapılan habere ilişkin başka herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, söz konusu basın açıklamasında davacının isminin geçmediği , davaya konu haberde kamu yararı bulunmadığı, görünür gerçeğe uygun olmadığı, basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğinin anlaşılmasına göre davaya konu haberde geçen iddialar davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olduğundan, mahkemece uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun; kendisine kefil olan babasına karşı da takip(haciz) başlatılması sebebiyle babasının üzüntüden vefat ettiğini, borçlu olmadığının tespiti için açtığı menfi tespit davasında da lehine karar verildiğini kanıtladığı ve maddi-manevi zararının karşılanmasını talep ettiği davanın zamanaşımının başlangıcının, menfi tespit davası sonucunda verilen kararın kesinleşme tarihi olduğu- Haczin haksızlığı sabit ise de haciz tutanağından, haczedilen malların babasına ait olduğu ve babasının da haciz tarihinden sonra ve dava tarihinden önce,ardında mirasçılar bırakarak vefat etmiş olması sebebiyle, davacı lehine; haksız haczedilen eşya bedelinin tamamı kadar değil,miras payı oranında maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Haksız takipten kaynaklı manevi tazminata hükmedilmesi için ayrıca davalının ağır kusur ve kötü niyetinin arandığı-
Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat ve kınama kararı verilmesi istemli davada; karar düzeltme incelemesi için gönderilen dava dosyasında verilen karar, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verilmiş olup, karar tarihi itibariyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'da istinaf ve temyiz dışında başkaca bir olağan kanun yolu düzenlenmediğinden, 6100 sayılı HMK'da ve başka özel yasalarda düzenlenmeyen kanun yolu incelemesi yapılmasının mümkün bulunmadığından davacı ve davalı vekilinin karar düzeltme istemli dilekçesinin reddinin gerektiği-