Basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Davalı bankanın ibraz yükümlülüğünü yerine getirmeden, ödememe protestosunu çektirmesinin “haksız protesto” niteliğinde olduğu- Protesto sonrasında davacının Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’ne bildirildiği davalı bankanın da kabulünde olup “haksız protesto”, davalı bankanın beyanı üzerine yetkili noter tarafından düzenlendiğinden ve noterin senedin asıl borçluya ibraz yükümlülüğü ile ibrazın yapılıp yapılmadığını araştırma yükümlülüğü hususunda açık bir kanuni düzenleme bulunmadığı, bu hususun sadece özen yükümlülüğüne aykırılık teşkil edeceği gözetildiğinde, dava konusu ödememe protestosunun TTK. 721/1 gereğince yanlış kayıt içeren "sakat protesto" niteliğinde bulunduğu ve geçerli olduğu, bu geçerliliğin cirantalara, keşideciye ve diğer borçlulara karşı hamilin haiz olduğu hakların kaybolmamasını temin ve tedavül eden senede dayanan alacak hakkının korunması ve bu yönden çıkacak ihtilafların önlenmesi amacı taşıdığı da nazara alındığında, ödememe protestosunun kaldırılma şartlarının oluşmadığı- Bununla birlikte protestonun “haksız protesto” niteliğinde olması nedeniyle, zarara uğradığını iddia eden asıl borçlunun, davalı bankadan genel hükümler kapsamında tazminat talep etmesinin önünde de bir engel bulunmadığı- "TTK’da "sakat protestoya" sonuç bağladığı, ancak "haksız protestoya" bir sonuç bağlanmadığı, haksız protestonun aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiği, bu nedenle davacının zararının tazminini talep edebileceği gibi, sürmekte olan saldırıya son verilmesini de talep edebileceği, bono ibraz edilmeden ödememe protestosu çekildiği için davacının ticari itibarı zedelendiği ve haksız protestonun söz konusu olduğu, zira bononun ibrazı zorunlu olup, noterin de ibrazın varlığını ve geçerliliğini saptama görevi bulunduğu, dolayısıyla haksız protestonun, "sakat protesto" olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla ödememe protestosunun geçersiz olduğu ve kaldırılma şartlarının oluştuğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
8. HD. 10.03.2021 T. E: 2018/15398, K: 2134-
Basın ve yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat ve yayın istemlerine-
Davalı şirkete ait gazetenin ilgili sayılarında, Cumhuriyet Başsavcılığı görevini ifa etmekteyken tutuklanan davacı hakkında, görevi gereği yaptığı soruşturmalara atfen haberler yapıldığı, dava konusu haberlerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde; haberin yapıldığı tarihte davacı hakkında herhangi bir suç isnadıyla soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlanmamış olduğu da dikkate alındığında, davacının görevi gereği yürütmüş olduğu soruşturmalarda yaptığı işlemlerde yasal olmayan yöntemler kullandığı da belirtilmek suretiyle gerçeğe uygun olmayan ithamlarla görevini kötüye kullandığı yönünde intiba uyandırılmak suretiyle hedef gösterildiği, öz ve biçim arasındaki dengenin bozulduğu, basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığı ve bu şekilde hukuka aykırılık unsurunun gerçekleştiği açık olup, dava konusu haberlerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-
Resmi nikâh yapılacağı inancıyla rızası ile gayri resmi evlilik hayatı yaşayan ancak resmi nikâh yapılmadan ayrılmak zorunda kalan ve reşit olan davalı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmeli midir?
Davacı hakkında örgütü ile ilgisi olduğuna dair hiçbir delil, ceza soruşturması veya kovuşturması bulunmamasına rağmen, davalı tarafça yazılan davaya konu köşe yazılarında, davacıyı FETÖ terör örgütü ile ilişkilendirilen ifadelerin ısrarlı bir şekilde kullanılmasının davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerektiği-
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemi-
Haksız işgal tazminatı niteliğinde olan ecrimisil hak sahibinin hak sahibi olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup haksız eylem niteliğinde olduğu-Kişilik hakları saldırıya uğrayan kişinin manevi tazminat isteyebileceği-Sözleşmenin ifa edilmemiş olmasının manevi tazminatı gerektirmeyeceği-
Tarafların komşusu olan tanığın beyanlarına göre, erkek eşin davacıyı evden kovduğu, bu nedenle kadın eşin iki gece tanığın evinde kaldığı, sonrasında komşuların aralarında para topladığı, toplanan parayla davacıya uçak bileti aldıkları ve davacı eşi Kayseri’ye ailesinin yanına gönderdikleri anlaşılan olayda; erkek eşin davacıya hakaret ettiği ve zaten "eşini evden kovma" şeklinde gerçekleşen kusurlu davranışın kendi içinde "hakaret eylemini" barındırmasının doğal sonucu olmasına göre yerel mahkemece, somut olaya uygun ve aynı yönlere işaret eden bozma kararına uyulması gerekirken, davalı erkek eşin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan kusurlu davranışının ispat edilemediği gerekçesiyle davacı kadın eşin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-