Düzenlenen sipariş fişi ve davacıdan alınan çekler (bonolar) karşılığı malların davacıya gönderilip teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğünün davalıya düştüğü–
Açılan olumsuz tesbit davasının reddi halinde, mahkemece davacı - borçlunun talebi üzerine «takibin durdurulması» veya «icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi» konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması halinde, davalı - alacaklı yararına doğrudan doğruya - davalı talep etmemiş dahi olsa- % 40’dan az olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği–
Davacının, «gönderilen malların bir bölümünü almadığını» ileri sürmesi halinde, «malların tamamının teslim edilmiş olduğu»nun davalı-alacaklı tarafından kesin delillerle isbat edilmesi gerekeceği–
Davacı (borçlu) tarafça, davalı (alacaklı) tarafa boş olarak verilmiş bononun, lehtar (alacaklı) tarafından aradan onaltı yıl geçtikten sonra doldurulup takibe konulmuş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı, bu durumda alacak tutarını ispat külfetinin davalı alacaklıya düşeceği–
İİK. mad. 72’ye göre açılan olumsuz tesbit davası sonucunda «borçlu yararına» verilen kararın yerine getirilme (infaz) şekli -(Açtığı olumsuz tesbit davasını kazanan borçlunun, sadece lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerini- ilâmın kesinleşmesinden sonra «ilâmlı» takip konusu yapılabileceği– «Davacının davalıya borçlu olmadığını» hükme bağlayan bölümünün bir «tesbit hükmü» olduğu ve ayrı takip konusu yapılamayacağı (icra dosyasına konularak işlem yapılması gerekeceği)–
Olumsuz tesbit davasına, adli tatilde bakılamayacağı–
Dava «borçtan kurtulma davası» adı altında açılmış olsa da, dava dilekçesinin içeriğine ve davacının amacına göre, davaya «olumsuz tesbit davası» olarak bakılması gerekeceği–
Kitap harfleri ile senedin altına «isim ve soyadı»ndan ibaret olarak yazılan yazının borçlu tarafından yazıldığı kanıtlansa dahi «imza» olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle düzenlenen senedin ne «bono» ve ne de «adi senet» olarak geçerli olmayacağı–
Hukukumuzda kısmi dava açılması mümkün olduğundan hakimin HUMK. 76 (şimdi; HMK. 33) uyarınca hukuki nitelendirmeyi serbestçe yaparak açılan davayı «kısmi menfi tespit davası» olarak göreceği–
