Davalı tarafça 'başka bir hukuki ilişkiye dayalın olarak senedin alındığının' ileri sürülmüş olması halinde, senetteki 'nakden' kaydının davalı tarafından talil edilmiş sayılacağı-
Açılan menfi tespit davasında; davalıların sosyal ve ekonomik düzey olarak 1.200.000,00 TL gibi çok yüksek nakit parayı, davacıya elden ödemiş olmalarını 'hayatın olağan akışına ve genel hayat tecrübelerine' uygun düşer mi?- "Dava konusu bu bononun karşılığı bulunduğunun kabulü, yaşamın gerçeklerine, akıl ve adalet ilkelerine aykırı düşer mi?- Davacının şikayeti üzerine, davalı şüpheliler hakkında açıldığı bildirilen 'nitelikli dolandırıcılık' suçuyla ilgili kamu davasının sonucunun beklenmesi gerekeceği-
Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre bir mal satın alan tacirin bu mala ait alım faturasını kendi ticari defterlerine kaydetmiş olması, malın teslimine karine teşkil etmeyeceği, ancak bu durumun fatura üzerinde mal teslimine ilişkin ayrık bir beyan olmaması haline münhasır olduğu-Dava konusu 21 adet faturanın altında “Bu fatura muhteviyatı mallar daha sonra sevk edilecektir” ibaresi bulunduğundan, yukarıda açıklanan karinenin aksi bizzat fatura içeriğinden anlaşıldığından davacının bu ibareleri taşıyan faturaları defterine kaydetmesi malların teslim alındığına karine teşkil etmeyeceği, bu durumda davalının teslimi ispat etmesi gerekeceği-
İİK mad. 265/1 uyarınca; kendisi dinlenilmeden ihtiyati haciz kararı verilen borçlu hakkında, verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı 'kararı veren mahkemeye' müracaatla itiraz edebileceği, ancak, ihtiyati hacze konu alacak hakkında dava açılması, ihtiyati hacze itirazı incelemeye bu kararı veren mahkemenin görevli bulunduğuna ilişkin kuralın istisnasını teşkil ettiği- İhtiyati haciz kararından sonra borçlu tarafından menfi tespit davasının dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğu anlaşılmakla, itirazın esas uyuşmazlığa bakan menfi tespit davasının görüldüğü dosyadan incelenmesi gerektiği-
Mahkemece, menfi tesbit davasının tefrik edildikten ve ayrı esasa kaydı yapıldıktan sonra, tasarrufun iptali davasının diğer ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması halinde, gerçek bir borç ilişkisinin varlığı tasarrufun iptali davasını etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece toplanan deliller, davalı1'in samimi beyanı, davalı 2'nin bulunamayışı ve diğer davalı 3'ün çelişkili beyanı ve hayatın olağan akışına aykırı beyanı karşısında davalıların dava konusu çeki hiç bir hukuki ilişki bulunmaksızın hukuka aykırı bir yolla ele geçirdikleri ve alacak-borç bulunmadığı halde, iyi niyetli üçüncü kişi yaratmak gayesiyle ciroladıkları ve başkası vasıtasıyla bankadan tahsil ettikleri, davacıyı bilerek ve kötü niyetli olarak zarara uğrattıkları gerekçesi ile davanın kabulüne, davacı tarafından haksız yere ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verildiği-
İİK mad. 72/3 uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilebileceği ve takibin açılmasından sonra ihtiyati tedbir kararının verilebilmesinin, açılmış bir menfi tespit davasına bağlı olduğu-
Kıdem tazminatının iadesi için davacıya karşı icra takibi başlatıldığı ve davacının da aldığı bu tazminat tutarını hakkında açılan icra takibi sonucu davalıya iade ettiği durumda; davalıya iade edilen kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdat davası niteliğinde olduğu ve TBK m.82'de belirtilen zamanaşımı süresi geçilmişse reddine karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK mad. 5 uyarınca arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü gerekeceği-
Kanun metni yoruma muhtaç ifadeler içermesi durumda sadece lafzi yorum ile hareket edilemeyeceği, işin içine yorum katılması gerektiğinde yorumun kanunun amacına uygun yapılması gerekeceği, kanunun amacının ise gerekçesinden ve ruhundan faydalanarak tespit edilebileceği- TTK mad 5/a hükmü olumsuz tespit davalarının (Menfi tespit) arabuluculuğa tabi olmadığına dair açık bir düzenleme bulunmadığına göre genel gerekçe ve madde gerekçesinde kullanılan ifadelerden hareketle yorum yapılarak, madde gerekçesinin uyuşmazlık kriterine işaret ettiğinden dava türüne göre değil uyuşmazlık türü esas alınarak yapılan değerlendirme sonucunda; eldeki genel tarımsal kredi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ödenen tutarların -miktar belirtilmemiş- istirdadı davasının TTK mad. 5/a gereğince dava şartı arabuluculuğa tabi olacağı-