Takipten sonra açılan menfi tespit davasında, davalı alacaklı hakkında takibe konu bono nedeni ile dolandırıcılık suçundan soruşturmanın devam etmesine göre, HMK'nın 209.maddesi gereğince tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar verilebilir mi?
Zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek (yazılı) delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağı-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası ile birleştirilen davada menfi tespit isteği- Davacının, davalıdan aldığı borcun ....tarihli sözleşmede kararlaştırılan ödeme tarihinden, asıl dava tarihine kadar ulaştığı faizli miktarın bilirkişi raporu ile tespit edilmesi, anılan borç nedeniyle başlatılan icra takibinde davacıdan tahsil edilen toplam miktarın belirlenmesi, neticesinde faizli miktardan tahsil edilen toplam miktarın mahsubu ile artı bir değer kalması halinde bu bedeli depo etmesi için TBK m. 97 uyarınca davacı tarafa usulüne uygun süre verilmesi, depo ettiği takdirde ya da icra takibinde tahsil edilen toplam miktarın faizli olarak belirlenen miktarı geçtiği anlaşılması halinde (artı bir değer çıkmaması durumu) iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Bozma sonrası mahkemece sadece icra dosyasında davacının dava tarihi itibariyle borcunun bulunup bulunmadığı tespit edilmiş, borcun varlığı saptanarak dava reddedilmiş ise de; saptanan bu bedeli depo etmesi için davacı tarafa süre verilmeden sonuca gidilmiş olmasının da hatalı olduğu-
Kaçak elektrik kullanımından kaynaklı menfi tespit talebi ile abonelik sözleşmesi tesisine ilişkin dava da, kaçak elektrik tutanağında abone grubunun ticarethane olarak belirlendiği, davacı tarafından dava dilekçesinde davaya konu yerin ticari işletme olduğunun belirtildiği görünmekle, davacı tarafın davaya konu işletmeye dair beyanları kendisini bağlayacağından, davalının da ticari işletme olması sebebiyle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun açık olduğu-
İcra takibinden sonra icra dairesinde borcu kabul edem borçlunun açtığı menfi tespit davasında, takibin dayanağı faturaların ödendiğine dair bilirkişinin cari hesap ilişkisini esas alarak hazırladığı rapora göre mahkeme ödeme sonucuna varmış ise de, dava konusu 6 adet faturanın ödendiğine dair borçlu yazılı belge sunamadığından, mahkemece davacı borçlunun icra dairesindeki borcu kabul beyanına itibar edilmesi gerektiği, cari hesap ilişkisine dayalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Menfi tespit davasının esasen bir eda davası değil " tespit " davası olduğu, dava devam ederken alacağın ödenmesi ve istirdata dönüşmesinde de durum değişmeyeceği, istirdat istemi menfi tespit isteminin kabul edilmesine bağlı ve terditli bir talep olarak ileri sürüldüğü, uyuşmazlık konusunun menfi tespit istemine ilişkin olduğundan, menfi tespit isteminin; 6102 sayılı TTK 5/A maddesi gereğince arabuluculuğa tabi olmadığı-
Bir kimsenin ancak kendisine ait bir hakkı başkasına temlik edebileceği- Takip dosyasına konu bedelin ya takip alacaklısına ödeneceği ya da bu dosyanın alacaklısı ve borçlusu arasındaki davanın sonucunda borcun olmadığı anlaşılırsa taşınmaz malikine iade edileceği-
Menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin ilamın kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğine dair şikayetin 7 gün içinde yapılması gerektiği-
Boş verilen senedin miktar hanesi doldurulurken aynı elin ürünü kalemle doldurulması gerektiği- 350.000,00 TL'lik menfi tespit davasına konu bonoda "3" ve "0" hanelerinin sonradan eklendiği görülmekle davacının kabulünde olan 5.000,00 TL dışında kalan miktar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri yönünden arabuluculuğun dava şartı olarak öngörüldüğü düşünülebilir ise de, anılan maddede "talep sonucu" olan alacak ve tazminat istemlerine değil "dava konusuna" vurgu yapılarak, "konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalar" için dava şartı olan arabuluculuğun öngörüldüğünü belirtmek gerektiği- Menfi tespit davalarının da konusunun bir miktar paranın ödemesine ilişkin olduğu ve bu husus menfi tespit davalarında ise bir miktar paranın ödenmemesi olarak ortaya çıktığından konu itibariyle menfi tespit davasının da dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerektiği- Davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceği, ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceği, davacının verilen kesin süre içinde arabuluculuk son tutanağını dosyaya sunmadığı anlaşıldığı, bu nedenle yerel mahkemece davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-