Mahkemece, davanın kabulüne karar verildiği halde davacıların menfi tespit talebi hakkında hüküm kurulmadığı, cezai işlemin iptaline ve çekişmenin önlenmesine karar verildiği, taleple bağlılık ilkesi gözetilerek davacıların menfi tespit talebi doğrultusunda hüküm kurulması ve davacılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin de buna göre değerlendirilmesi gerekeceği-
Talep sonucu anlaşılabilir şekilde ortaya koymamış olan davacıya taleplerinin açıklattırılması gerektiği-
Davacı ile davalı ard arda gelen cirantalar olup, bu hale göre taraflar arasında senedin verilmesine esas teşkil eden bir temel ilişkinin bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği- Mahkemece bu yön gözetilmeden davacının takibe konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin hatalı olduğu- Davacı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemesine rağmen HMK. nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak talep dışı bir karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu olayda davacının, dairenin rayiç bedelini istemiş olmakla sözleşmeden dönmüş olup, artık sözleşme devam ediyormuş gibi kira kaybı isteyemeyeceği- 6100 sayılı HMK.’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğunun ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğinin hüküm altına alındığı-
Davalı ile kampayalı daire satış sözleşmesi imzaladığını, dairenin teslim tarihi 15.10.2014 olarak kararlaştırılmasına rağmen zamanında teslim edilmediğini ve dairenin projeye aykırı yapıldığını ileri sürerek dairenin geç teslim edilmesinden dolayı 1.259,00 TL, projeye aykırılık dolayısıyla oluşan değer kaybı için 7.432,00 TL olmak üzere toplam 8.691,00 TL'nin 30/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline-
Davacının talebi alacağın tahsiline yönelik olduğu halde mahkemece talep dışında itirazın iptaline karar verilerek hüküm tesis edildiği, 6100 sayılı HMK.’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1. maddesi uyarınca, mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesinin mümkün bulunmadığı-
Menfi tespit davasında, davacının senetlerin korkutma yolu ile alındığı iddiasını kanıtlaması gerekirken, mahkemece yapılan araştırmada davacının cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesi dikkate alınarak korkutma iddiasının dışına çıkılarak davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkin davada takibe konu edilmeyen dönem de dahil edilerek alacak miktarı hesap edilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, borçlunun, bonoda aval veren olduğundan, takip edilebilmesi için protesto çekilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğinin görüldüğü, mahkemece, borçlunun senedin protesto edilmesi gerektiğine ilişkin şikayeti dışında sair itiraz ve şikayetleri incelenmeksizin ve herhangi bir değerlendirmeye yer verilmeksizin sair itiraz ve şikayetlerini de kapsar biçimde “davanın reddi” yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği- Hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği- Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu-