Davalının 2560 sayılı Yasa kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edileceğinden, davalının, haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlığın, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceği, bu yöndeki yargısal uygulamalarında aynı doğrultuda olduğu (Hukuk Genel Kurulu' nun 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721, 1983/823; 29/11/1995 gün ve 1995/11-647, 1995/1043 sayılı kararları)-
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağı-Sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum aleyhine açılması gerektiği (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.)-
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağı, bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum aleyhine açılmalısı gerekeceği (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy.K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.)-
Haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin iddia da, idari işlem ve hizmetin kusurlu ifası nedeniyle zarar söz konusu olduğundan, İdare’nin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekeceği-
Haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olan dava da, bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere yaptığı işlemler de verilen kararın neticesi olan birer idari eylem olduğu- Davacı, davalılardan Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yaptığı yol inşa ve genişletme faaliyetleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün hizmet kusuru niteliğindeki eylemine dayandığına göre bu tür isteklerin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince, idari yargı yerinde tam yargı davası olarak ileri sürülmesi gerekeceği, bu davalara bakma görevinin idari yargı yerine ait olduğu-
Haksız fiil nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararının ödetilmesi istemine ilişkin davada, davanın kısmen kabulü yönünde verilen ilk kararı temyiz etmeyen davalı hakkındaki hükmün kesinleştiği- Mahkemece bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda, hakkındaki hüküm kesinleşen davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği-
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağından, bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum aleyhine açılması gerekeceği (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.)-
Davalı Belediyenin kamu kurumu niteliğinde olduğu, zararlandırıcı sonucun doğmasına neden olan klimanın kullanıldığı binada ifa edilen hizmetin davalı belediyenin görevleri arasında bulunduğu açık olup, bu nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya korunmasındaki kusurdan doğan zararların; idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan, bu zararların ödetilmesi istekleri 11/02/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın II. Bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluşturacağı bu tür davaların ise İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde açılması gerekeceği-
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken, kusurları sonucu kişilere zarar vermelerinden ve kamu hizmetinin iyi yerine getirilmemesinden kaynaklanan ve zarar görenlerin kamu görevlileri aleyhine açtıkları maddi ve manevi tazminat-