Davalı borçlunun, davalı üçüncü kişiye muvazaalı olarak borçlanıp takip yaptırmasına ilişkin (BK. 18'e) muvazaa nedenine dayalı iptal davasında, davacı, ıslah dilekçesiyle, davalılar arasındaki icra takibinin iptali ve davalıların BK. 41. uyarınca tazminat ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ettiğinden ve hükmünde tazminata ilişkin gerekçe yazılmadığından, mahkemece, davacının tazminat isteminin niteliği, kaynağı ve kapsamı ile bu tazminatın davacının takip alacağından farklı bir istem olup olmadığının belirlenmesi ayrıca buna bağlı olarak muvazaa nedeniyle iptal talebinin tazminata bağlı olup olmadığı üzerinde durularak gerekçeli olarak bir karar verilmesi gerektiği-
Kişilik haklarının ihlali nedeniyle uğradığı zararın, adam çalıştıran sıfatı ile davalılardan tazmini istemine ilişkin davada; hakkın ileri sürülebilmesine engel olduğundan zamanaşımı itirazının öncelikle çözümlenmesi gerekeceği-
Davalı ile rodövans sözleşmesini imzalayan dava dışı şirketin, komşu taşınmazlara bir zarar vermesi durumunda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi hükmü uyarınca kusura dayanan bir sorumluluk altında olacağı ve ruhsat sahibi davalı şirketin sorumluluğunun ise Türk Medeni Kanunu'nun 730. ve 738. maddeleri anlamında objektif kusursuz sorumluluğu olduğu- Davalı şirket ile rödovans sözleşmesi imzalayan dava dışı M.. Madencilik Şirketi arasında yapılan sözleşmenin tarafları yönünden bağlayıcıyken sözleşmenin tarafı olmayan, davacılar bakımından hüküm ifade etmeyeceği-
Haksız eylemin (hacizn) gerçekleştiği tarih gözetildiğinde, beş (5) yıllık dava zamanaşımı süresinin dolduğu ve buna göre, eldeki davanın, dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı; davacılar, daha öncesi ceza davasına katılmış iseler de, şahsi hak talebinde bulunmadıklarından, ceza davasına müdahale talebinin dava zamanaşımı süresini kesmeyeceği- "Kusur sorumluluğunun bir gereği olarak, haczin haksızlığının bir mahkeme kararı ile saptanmasından sonra zamanaşımı süresinin işlemeye başlayabileceği,böyle bir mahkeme kararı bulunmadığından, zamanaşımı süresinin başlamadığı; tazminat davası, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir (1) yıllık süre içinde açıldığından zamanaşımı süresinin geçmediği"ne yönelik görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kooperatif yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatifin müteselsilen sorumlu oldukları, ortaklığın yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife karşı maddi ve manevi tazminat davası açma haklarının bulunduğu- Ortakların dava açma hakkının, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerdiği, somut olayda davadaki talep, 6762 s. TTK'nun 336/5. maddesinde düzenlenen hususa ilişkin olup, ortak, tazminatın kendisi adına hükmedilmesini istediğinden, mahkemece işin esasına girilerek, TTK. mad. 336/5'deki yazılı şartların oluşup oluşmadığı hususları üzerinde durulup, gerekirse uzman bir bilirkişi heyeti seçilerek açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Zarar henüz gerçekleşmemişse bir fiilin salt işlenmiş olmasının zamanaşımı sürelerinin başlaması için yeterli olmadığı- S.anın kullanılamaz hale getirilmesi nedeniyle kira kaybından kaynaklanan tazminat davası açıldığı,, daha sonra aynı nedenle farklı dönemlere ilişkin kira bedeli talep edildiği anlaşılmakla, lehine geçit hakkı kurulan ve imar uygulaması sonucu oluşan parsellerin malikleri olan davacılar, taşınmazlarının üzerinde bulunan geçit ve intifa hakkına konu olan sinemanın, aleyhine geçit hakkı kurulan davalıların maliki olduğu parselde kalan kısmının yıkılarak giriş kapısının örülmek suretiyle kullanımının imkansız hale getirilmesi nedeniyle zarara uğradıklarını iddia ederek, talep edilen tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda belirlenen zarar bedelinin tazmini için maddi tazminat istem davayı açtıklarından mahkemece, davanın zamanaşımına uğraması nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, davacılar tarafından zararın halen devam ettiği ileri sürüldüğüne göre, zararın gerçekleşip gerçekleşmediği ve halen devam edip etmediği tespit edilmeden zamanaşımının gerçekleştiği kabul edilemeyeceği-
Mahkemece, davacının davalı kooperatif yönünden talebinin kooperatif ortaklığına bağlı olup, kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanmamasına göre, aktif dava ehliyeti bulunduğunun kabulü ile davacının doğrudan zararı meydana gelip gelmediği, bu zararda kooperatif yöneticilerinin kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Mahkemece, kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek, kooperatifin defter, kayıt, belge, genel kurul ve yönetim kurulu kararları tek tek incelenerek, aidat borçları kalem kalem ve gecikme olması halinde gecikme faizi tutarları da ayrı ayrı gösterilmek suretiyle belirlenip oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece uyulan dairemiz bozma ilamında, maddi ve manevi tazminat miktarlarından BK'nun 43-44. maddeleri uyarınca uygun bir oranda indirim yapılması gerektiği belirtilmiş olup; kurulan ilk hükümdeki manevi tazminat miktarının kesinleşmiş olduğundan söz edilemeyeceği-
Yeni kiracının önceki kiracının borcu nedeniyle yapılan hacizlerden kaynaklı tazminat istemi- Davalı kiralayanın önceki kiracının borçlarının yasal halefi olmadığı- Davalı kiralayan, mülkiyet hakkından kaynaklanan hak arama yollarını kullanmak suretiyle gerekli özeni göstermiş ve istihkak davasının kabulü ile haczedilen mallar üzerindeki haciz işlemi kaldırılmış olduğundan, kiralayanın kusurundan bahsedilemeyeceği ve otelin üç haftalık dönemde amacına uygun olarak işletilememesinden doğan zararlardan sorumlu tutulamayacağı- Davalı kiralayanın "davacı kiracı ile önceki kiracının takipleri gizlediği, takiplerin haciz aşamasına gelmesi üzerine o sözleşme yürürlükte iken taahhütname ile sözleşmeden doğan kiracılık edimlerini devralmayı kabul ve taahhüt etmesinin davacı kiracı ile önceki kiracı arasında muvazaa bulunduğu" iddiasının da kanıtlanamamış olduğu-