Dava, ekili buğday ürününün; enerji nakil hattından çıkan yangında tamamen yanması nedeniyle tazminat talebine ilişkin olup, davada haksız fiil nedeniyle oluşan ürün zararı istenildiği, davacının gerçekleşen zararı belirlenirken, ekili üründen elde edilecek brüt gelirden ekim, bakım ve hasat için yapılan masrafların düşülmesi sonucu kalan gelire göre hüküm verilmesi gerekeceği, mahkemece, elde edilebilecek gelirin tamamına göre hüküm verilmesinin hatalı olduğu-
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde belirtilen dava konusunun (müddeabih) ıslah yolu ile artırılması ek dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesinin kısmi ıslahı niteliğinde olduğu, yasada ayrıca düzenlenmiş olması ve kendine özgü kurallarının olması nedeniyle ıslahın ek dava olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle ancak davaya karşı ileri sürülebilecek zamanaşımı defi, ıslaha karşı ileri sürülemeyeceği-Islaha karşı zamanaşımı definde bulunulamayacağı ve ilk davanın da süresinde açılmış olması gözetildiğinde, yerinde olmayan gerekçeyle ıslah edilen bölümün zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine karar verilemeyeceği-
Haksız el koyma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davada, dava konusu uyuşmazlık, özü itibariyle haksız eyleme ilişkin olup; el koyma tarihine göre, ceza yargısı veya medeni yargının görevli olduğu, şu durumda, aynı yargı düzeni içerisinde ve fakat görevsiz mahkemede açılan dava bakımından, görevsizlik kararı üzerine yapılması gereken işlemlerin yapılması; bu bağlamda, başlangıçta alınmayan yargı harçları yönünden davacıya süre tanınmak suretiyle, uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği-
Maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacı şirket herhangi bir mahkeme kararı ve icra işlemi olmadan, taşınmazı kendi rızasıyla tahliye etmiş olduğundan ve 6570 s. K.anun'un 15. maddesinden yararlanabilmesi için taşınmazın mahkeme kararı ile tahliye edilmesi gerektiğinden, maddi tazminat isteminin reddedilmesi gerektiği- 6570 s. Kanun'un 15. ve 16. maddelerine aykırı davranış ile şirketin ticari itibarının zedelendiğinden bahsedilemeyeceğinden, davacının manevi tazminat isteminin reddedilmesi gerektiği-
Haksız olarak davalı adına tescil edilen taşınmazların paya düşen bedelinin ödetilmesi isteğine ilişkin davada, davanın niteliği itibariyle haksız fiile dayalı olduğu- Davacı seçimlik hakkını davalının ikametgahı mahkemesinde kullandığı- Davanın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı ve doğru yerde açıldığı gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Doktorun görevi sırasında kanamalı ve acil durumda bulunan hastaya müdahalede bulunmayıp, dış gebelik olan başka bir hastayla ilgilendiğinin ve böylece, dikkatsizlik ve tedbirsizliği nedeni ile hastanın ölümüne neden olduğunun iddia edildiği davada doktorun görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanılmadığına ve dikkatsizlik ve tedbirsizliğe dayalı da olsa eylemin görev sırasında ve görevle ilgili olmasına ve hizmet kusuru niteliğinde bulunmasına göre davanın idare aleyhine açılıp, husumetin de idareye yöneltilmesi gerektiği-
Hukuk düzeninin, tüzel kişileri hukuk süjesi olarak tanıdığı, tüzel kişilere ad, şeref, onur ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğu; tüzel kişilerin de "manevi tazminat" talep edebileceği-
6111 sayılı K. mad. 59 gereği trafik kazasına bağlı olarak gerçekleşen tüm sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı, trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince belirlenen primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarından belirli bir oranın Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılacağı, yine aynı Yasa'nın geçici 1 nci maddesi ile de bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı-
Dava, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken, kusurları sonucu kişilere zarar vermelerinden kaynaklanan manevi tazminat davası olduğu, kamu görevlilerinin veya bunların kullandıkları araç ve gereçlerin kusur, ihmal ve hatalarından dolayı kamu hizmetinin yerine getirildiği sırada kişilerin zarar görmesi hâlinde meydana gelecek kusur kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağı, bunlardan doğan tazminat davalarında kamu görevlileri aleyhine değil ancak kamu idaresi aleyhine dava açılabileceği- Davalı kamu görevlilerinin, inceleme ve soruşturma görevini özensiz ve kurallara uygun olmayan biçimde yaptıkları iddiasıyla tazminat istendiğine göre, davanın husumetten reddedilmesi gerekeceği-
Kiralar düzenli ödemesine rağmen, icra yoluyla tahliye edilmesinden dolayı tazminat talep eden davacının açtığı davada, haksız fiiller için uygulanan 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı- Tahliye, kira bedellerinin ödenmemesi nedenine dayandığından ve davacı tehiri icra teminatını yatırmamış olduğundan, davanın esası hakkındaki kararın da buna göre değerlendirmesi gerektiği-