Konkordatoya başvuran ve İİK. mad. 285 vd. uyarınca alacaklılarının takibe geçmemesi bakamından geçici korunma sağlayan borçlu şirketin, şikayete konu çek bedelinin ödenmemesi için çekinme hakkına sahip olduğu ve diğer alacaklıların menfaati bakımından alacağın diğer alacaklarla birlikte belirli bir ödeme rejimi içinde ödenmesi yolunda yükümlülüğün de doğmuş olduğu- Çeke bağlı alacak bakımından ceza verilerek ödenmesinin sağlanmasının, konkordato çerçevesinde yapılacak ödeme rejiminin de bozulması anlamına geleceği, yasanın sağladığı imkanın bu şekilde ortadan kaldırılması ve diğer alacaklılar bakamından dezavantajlı duranı oluşturulmasının da hatalı olduğu-Alacağın haciz veya iflas yoluyla ile tahsili için takibine devam edemeyen alacaklının şikayeti nedeniyle ceza verilmesinin de ayrı bir çelişkili durum oluşturacağı-
Konkordato başvurusunda yetkili mahkemenin iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu- İİK. mad. 285/4'de düzenlenen yetkinin, kesin yetki niteliğinde olduğu-
Feragat veya kabul beyanında bulunan tarafın, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği-
Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı komiser heyeti raporundan anlaşıldığından kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine davacının iflasına dair karar verilmesi gerektiği-
Mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan davacı borçlunun düzenlemiş olduğu konkordato projesinde %20 tenzilat istemesinin mümkün olmadığı-
Konkordato talep eden gerçek kişilerin, borçlu şirketlerin kullandığı kredilere olan kefaletleri sebebiyle alacaklıların kendilerine yönelik cebri icra yöntemlerine başvurmamaları için konkordatoya başvurduklarını belirttiklerine göre, gerçek kişilerin sadece icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin, konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı- Mevcudu borçlarının tamamını ödeyecek durumda olan bir borçlunun, mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarına ödemesi mümkün değilse, borçlarını tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebileceği-
Davacı şirket konkordato talebiyle bu davayı açmış ise de; şirketin bilanço ilkelerine uygun şekilde defterlerini tutmadığı, borca batık olmadığı halde faizleri ödeme taahhüdünde bulunmayarak bir anlamda tenzilat konkordatosu talep ettiği, karlılık potansiyeli olmadığı, sermaye artışı taahhüdünde bulunduğu halde henüz sermaye artışı yapmadığı gibi sermaye artışını 2019 yılı içinde ödeyeceğini taahhüt ettiği, bu miktarın 500.000 TL. olduğu, şirketin 4 yıllık kar hedefinin ise 2.511.600,00 TL. olmasına rağmen mevcut durumda davacı şirketin 45.254.847,03 TL. borcu tasdik kararından itibaren 3 yıl içinde nasıl ödeyeceği hususunda hiçbir açıklama ve mali verilere uygun bir hedef sunmadığı, bu haliyle kesin süre şartlarını taşımadığı anlaşılmakla, geçici mühlet talebinin kaldırılmasına, kesin mühlet talebinin reddine karar verildiği-
Davacı şirketin borca batık olmadığı, feragat durumunda davaya devam edilmesini gerektirir İİK.nun 292. maddesinde gösterir koşulların olmadığı anlaşılmakla dosyanın feragat nedeniyle reddine dair karar verilmesi gerektiği-
Konkordato talebinin önceden derdest olduğu anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği-
Davacının feragati nedeniyle davanın reddine ve borca batıklık tespiti olmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği-