Davacının, tek bir alacaklının icra tehdidinden, uygulanacak hacizlerden kurtulmak amacıyla konkordato talep etmesi, konkordato kurumunun amacı ve varlık sebebi ile uyumlu olmadığı gibi, davacının, geçici mühlet ve tedbir kararı verilmesi halinde üstünde yük olmayan taşınmazları satacağını beyan etmesi karşısında üstünde yük olmayan taşınmazlarının mevcut olduğunun anlaşıldığı, tek bir alacaklı ile ilerleyen aşamalarda alacaklılar kurulu kurulduğunda oylama yapmanın da mümkün görülmediği, ön projenin hayata geçme ihtimalinin olmadığı anlaşıldığından talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
Konkordato başvurusunda bulunan şirketin banka hesaplarındaki blokenin kaldırılmasına ilişkin tedbir isteminin İİK. mad. 287/son maddesinde belirtilen tedbirlerden olmadığından istinaf incelemesine tabi olduğu- Yerel mahkemenin "..banka hesaplarına İİK.’nın 89/1.maddesi gereği haciz ihbarnamesine istinaden haciz konulması nedeniyle bu talebin takip hukukunu ilgilendirdiği, ... takyidat ve blokaj konulduğu belirtilmiş ise de kim tarafından konulduğu belirtilmemiş olup, eğer kamu tarafından konulan takyidat ve blokaj varsa kamunun bağlı bulunduğu idari birimden talep edilmesi gerektiği...", "geçici mühlet kararı verildiği ve geçici mühlet kararının sonuçları açıkça belirtildiği, kararın uygulanmasını sağlamanın konkordato talebinde bulunan şirkete ve talepte bulunulan ilgili kuruma ait olduğu, mahkemenin yerindelik denetim yetkisi bulunmadığından ve icra müdürlüğü işlemlerine karşı şikayet hakkı bulunduğu" gerekçesi ile talebin reddine karar vermesinin isabetli olduğu-
Dava konusunun aynı olduğu, konkordato talep eden şirketlerin grup şirketler olup delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği,davaların birlikte görülmesinin zaruri olması sebebiyle aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunan iki dava dosyasının HMK'nun 166. md gereğince birleştirilmesine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin dava tarihi itibariyle muamele merkezinin bulunduğu yer Beyoğlu ilçesi olduğundan yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu-
Borçlular vekiline konkordato gider avansını yatırması için meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine karşı borçlular vekili kesin süre içerisinde konkordato gider avansını yatırmadığından davanın İİK'nun 285/4. Maddesi yollamasıyla HMK'nun 114/1-(g),114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar vrelmesi gerektiği-
Konkordato talep eden borçlu hakkında geçici mühlet kararı verilebilmesi için Kanunda öngörülen belgelerin eksiksiz olarak sunulmuş olması gerektiğinden davacının geçici mühlet talebinin reddi gerektiği-
Kesin mühlet verilebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşma imkanının bulunması gerektiğinden geçici komiser heyeti tarafından sunulan rapor ve tüm dosya kapsamı, müdahillerin itirazları dikkate alındığında, davacı tarafça ileri sürülen konkordatonun başarıya ulaşma imkanının bulunmadığı gibi, davacının borca batık olduğu anlaşılmakla, 7101 sayılı Yasa ile değişik 2004 sayılı İİK'nın 287/5 maddesi yollamasıyla 7101 sayılı Yasa ile değişik 2004 sayılı İİK'nın 292. maddesinin geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanacağı hükmü gözetildiğinde davacı şirketin kesin mühlet talebinin reddi ile iflasına karar vermek gerektiği-
Davacı firmanın defter bulunmadığı, ön projede borcun hangi vadede bir vadede ne şekilde ödeneceğinin açıklanmadığı oysa İİK. 286 'da sayılan belgelerin ibrazının her bir davacı yönünden özel dava şartı olduğu ve her bir davacı yönünden dava şartlarının varlığının yargılanmanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği-
Dava dilekçesi ekinde İİK 285 v.d. maddeleri gereğince sunulması gerekli belgelerin hiçbirinin ibraz edilmediği ve 02.06.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Konkordato Gider Avansı Tarifesinde belirtilen gerekli gider avansının da yatırılmadığı görülmüş olup, bu hususların dava şartı olduğu, dava şartlarının varlığı yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği-
Konkordatonun feshi- Dava tarihi itibariyle, davacı şirketin ticari merkezinin Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde belirtilen adresinin, İstanbul ... kat olduğu, buna göre, hem icra mahkemesi, hem de ticaret mahkemesi olarak İstanbul Anadolu İcra ve Ticaret Mahkemeleri bu davalara bakmakla görevli ve yetkili oldukları- Müdahil vekillerinin istinaf başvurusuna konu ettikleri ve ticaret mahkemesindeki yargılama usulu kapsamında kalan duruşma gün ve tayinine ilişkin ara kararların davanın esasına etkili olmadığı gibi, usulu yönden de sonucu etkileyecek mahiyette olmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının, esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu-