Takip konusu belgenin kambiyo senedi niteliğini taşımaması halinde, borçluya “örnek:7 ödeme emri” yerine “örnek:10 ödeme emri” gönderilemeyeceği-
Senetteki tanzim tarihinin gerçeği yansıtıp yansıtmamasının bir önemi bulunmadığı-
Ciro silsilesine göre borçluya karşı müracaat sorumlusu durumunda olan alacaklının,kendisinin sorumlu olduğu kimseye “müracaat borçlusu” olarak başvuramayacağı-
Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimsenin, son cironun beyaz ciro olması halinde dahi, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılması halinde "yetkili hamil" sayılacağı; bir beyaz ciroyu,diğer bir cironun takip etmesi halinde, bu son ciroyu imzalayan kimsenin çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılacağı-
“Takip konusu senetlerin/çeklerin kambiyo senedi niteliğinde bulunmadığı” ya da “alacaklının bu senetlere/çeklere dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı” saptansa dahi, takip borçlusunun borcu kabul edip ödeme iddiasında bulunması (yani; takip konusu borcu kısmen ya da tamamen ödemiş olduğunu belirtmiş olması) halinde, icra mahkemesince -İİK.170/a-II uyarınca- “takibin iptaline” karar verilemeyeceği-
Takip tarihinde bulunulduğu tarihte, takip konusu senedin bir soruşturma nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı’nda bulunduğu için “mücbir sebeple” protesto edilememişse, protesto süresinin uzatılmış sayılacağı-
İbraz müddetinin geçmesinden sonra yapılan bir cironun “alacağın temliki” hükümlerini doğuracağı ancak bu durumda vadeden sonra yapılan ciro ile el değiştirmiş olan senedin yine kambiyo senedi niteliğini sürdüreceği-
Tanzim tarihinin, bononun alt bölümünde açıkça ifade edilmesinden sonra bu tarihin ayrıca bononun üst kısmında “vade bölümünde” tekrar edilmiş olmasının, ikinci bir vade tarihi olarak kabul edilemeyeceği-
Borçlu ile lehtarın oğlu arasında yapılmış olan protokolde “takip konusu senedin teminat senedi olduğu”nun belirtilmiş olması halinde,borçlunun bu hususu protokolde taraf olmayan takip alacaklısına karşı da ileri sürebileceği-
İcra mahkemesince, İİK.l70/a uyarınca; keşide yeri olarak bonoda gösterilmiş olan yerin “idari birim” niteliğinde olup olmadığının doğrudan doğruya araştırılması gerekeceği; ”idari birim”den maksadın 'il','ilçe','bucak' ve ‘köy’ tüzel kişileri olduğu-