Takibe konu bonolarda yazı ve imzada sahtelik iddiaları üzerine icra mahkemesince nasıl bir yol izlenmelidir?
Mirasçı borçluların "bononun, satış sözleşmesinin teminatı olarak verildiğine" ilişkin "borca itirazının", "imza itirazıyla" çelişme halinde olduğundan, borçluların "imzayı inkar etmedikleri" sonucuna varılması gerektiği- "Bononun teminat bonosu olduğu ve takip konusu yapılamayacağı" itirazının, "borca itiraz" niteliğinde olduğu ve bu iddianın kanıtlanamamış olduğu- Borçluların bu konudaki istinaf istemlerinin de Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiş olduğu ve çelişme konusu olmaktan çıktığı- "Takibe konu senedin bono niteliğinde olduğu" icra mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de kabul edildiğine göre, İİK m. 170/a'nın somut olayda uygulanamayacağı- "Takibin muvakkaten durdurulduğu", "borçlunun borca itirazının reddedildiği" ve "alacaklının talebi" de bulunduğu gözetildiğinde, İİK. m. 169/a-6 gereğince alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği- "Yasal koşullar oluşmadığından borçlu-mirasçılar aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmemesi gerektiği" şeklindeki karşı oyun (ve Samsun BAM 4. HD. kararının) isabetli bulunmadığı-
“…. nın teminatıdır” şeklinde bir kaydın senet ön veya arka yüzünde olmayıp senetlerin metnine dahil olmayan senetlerin sağ tarafında koçan kısmında yazılı olması durumunda bononun akıbeti-
Takibe konu bonolarda yazı ve imzada sahtelik iddiaları karşısında imza mahkemeleri nasıl bir yol izlemelidir?
Borçlu yönünden imza incelemesi sonucu inkar edilen imzanın borçluya ait çıktığı, bu borçlu yönünden takibin dava sonuna kadar geçici olarak durdurulmasına karar verildiği ve alacaklının da talebi olduğu halde inkar tazminatına hükmedilmemesinin isabetsiz olduğu-
Takibe dayanak olarak gösterilen senedin incelenmesinde; senet metninin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda senette yazılı “Manavgat” ibaresinin, senet metnine dahil olduğunun ve ihtilaf halinde yetkili mahkemeyi göstermek maksadıyla yazıldığının kabulü gerekeceği, bu suretle de, söz konusu senette düzenleme yeri belirtilmediği gibi, düzenleyenin adının yanında da idari bir birim adının yazılı olmadığı görüldüğünden ve senet metninde Manavgat Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırılmış olmasının da tanzim yeri eksikliğini gidermeyeceği tabi olduğundan, İlk Derece Mahkemesinin aynı yöndeki kararının yerinde olduğu-
Takibe konu senetler incelendiğinde “iş bu nama yazılı senedim” ibaresini ihtiva eden senedin nama yazılı düzenlendiğinin, bedelin malen alındığı kaydının bulunduğunun, borçlunun keşideci, alacaklının lehtardan sonraki ciranta olduğunun anlaşıldığı, takip dayanağı senetin nama yazılı olarak düzenlendiği, buna rağmen lehtar tarafından kaşe basılıp imzalanmak suretiyle yapılan ciro beyaz ciro olup bu devrin alacağın temliki niteliği taşımadığı, bununla birlikte şekil olarak cironun alacağın temliki şartlarını bünyesinde barındırdığı söylenemiyorsa, artık senedi devralan kişi senede dayalı olarak hak sahibi sıfatını iktisap edemeyecek ve kambiyo hukukuna ilişkin hiç bir hukuki imkandan özellikle İİK'nın 170/a-2 uyarınca kambiyo hukuku kapsamında takip hakkından yararlanamayacağı, o halde İlk Derece Mahkemesince alacaklının takip hakkının bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken farklı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesinin, Bölge Adliye Mahkemesince de İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı senet nama yazılı olarak düzenlendiği, buna rağmen lehtar tarafından kaşe basılıp imzalanmak suretiyle yapılan ciro beyaz ciro olduğundan bu devrin alacağın temliki niteliği taşımadığı- Takip alacaklısı, lehtar olmadığından yetkili hamil olmadığı ve alacaklının takip hakkı bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı bononun incelenmesinde; senedin düzenleme tarihinin 15.10.2015 olduğu, senet metni içerisindeki vade tarihinin 15.10.2015 olarak, senedin üst kısmında yer alan tediye tarihinin 15.10.2020 olarak yazıldığı, bu durumda senet metni içerisine yazılan vade tarihinin, düzenleme tarihi ile aynı tarih olduğu, ikinci bir vade tarihi olarak kabul edilemeyeceği ve takibe konu bononun kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince, düzenlenme tarihinin ödeme tarihinde tekrarının çift vade anlamına gelmeyeceği, aksinin kabulünün aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı-
Takibe konu çekte yer alan kaşe imzanın borçlunun elinden çıkmış ıslak imza olmaması halinde, imza unsurunu içermeyen takip konusu çek, kambiyo senedi vasfını haiz çek niteliğinde olmayacağından, İİK'nın 170/a-2. maddesi gereğince istemin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi ve bu halde İİK'nın 170/a. maddesinde tazminat ve para cezası öngörülmemiş olduğundan borçlu lehine tazminata ve para cezasına hükmedilmemesi gerekeceği, o halde, İlk Derece Mahkemesince, bilirkişi tarafından da imzanın sahte oluşturulduğunun tespit edilmiş olmasına göre, çekteki imzanın ıslak imza mı yoksa kaşe imza mı olduğu hususunda yeniden rapor alınarak, temyiz edenin sıfatı-aleyhe hüküm verme yasağı dikkate alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-