Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu-
İmza itirazı kabul edildiğine göre, mahkemece, "takibin durdurulması" yerine "takibin iptaline" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalının savcılıktaki ifadelerinin tümü birlikte değerlendirildiğinde davalının beyanlarının açık ikrar olarak kabul edilemeyeceği ve mahkemece, dava konusu senetteki imzanın davalının eli mahsulü olup olmadığı yönünden usulüne uygun şekilde imza incelemesi yaptırılması gerektiği-
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, inceleme konusu senet ön yüzünde borçlu imzası ile benzerlik gösteren imza bulunmadığı belirtilirken, ikinci raporda ise inceleme konusu senet ön yüzünde sol tarafta atılı imzanın borçlunun elinden çıkmış olmasının kuvvetle muhtemel olarak belirtildiği ve iki rapor arasında kısmen çelişki meydana geldiği görüldüğünden, ilk iki raporu düzenleyen bilirkişi ve kurumların dışında, ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan tekrar, hüküm kurmaya elverişli kesin kanaat içeren rapor alınmak suretiyle çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklının, takip dayanağı bonoda borçlu aval verene atfen atılı imzanın onun eli ürünü olduğunu itiraz halinde ispat etmek zorunda olduğu, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu gözönünde bulundurularak, öncelikle imzanın borçluya ait olduğuna ilişkin alacaklının elindeki deliller sorulup, HMK'nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması yönünde işlem yapıldıktan sonra İİK'nun 170. maddesi uyarınca imza incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükünü tersine çevirerek alacaklı yerine borçlu tarafa kesin mehil verilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediğinden, borçlu vekili ise yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiğinden, mahkemece, uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınıp, yorumlanarak imzaya itirazın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak, grafoloji ve yazı bilimi dalında uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulu aracılığı ile yeniden inceleme yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekeceği-
Takip dayanağı olan çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiası keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, çekin geçerliliği mutlak def’i mahiyetindeki bu iddiaya bağlı olduğundan muteriz borçlu (ciranta) tarafından alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceğinden, mahkemece, HMK'nun 266. maddesi uyarınca yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takibe dayanak çekin keşide tarihi altındaki imzanın, keşide yerinde mevcut keşideci imzası ile karşılaştırılıp aynı elin ürünü olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Senet lehdarının cirosuyla senet hamili sıfatını kazanan kişinin imzaya itiraz eden keşidecinin imzasının sıhhatini bilebilme imkanı olmadığından, takipte kötüniyetli veya kusurlu olduğundan söz edilemeyeceği-
Takip dayanağı senette alacaklı lehtardan sonraki ikinci ciranta olup, borçlunun ise lehtar olduğu dolayısıyla alacaklı borçlu ile direkt ilişki içinde olduğundan imzanın borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu- Bonodaki imzanın borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan kişinin başlattığı takipte ağır kusurlu olduğunun kabul edilerek, borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-