Alacağı temik alan ile borçlu doğrudan ilişki içinde olmadığından temlik alacaklısının, borçunun imzasının borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olamayacağımdan, imzaya itirazın kabulü halinde temlik alan aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceği-
Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse, itirazın kabulüne karar vereceği- İmza incelemesi yapılmadan karar verilmesi dolayısıyla tazminata ve para cezasına hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK’nun 68/a-4 maddesinde, HUMK.'nun 309/1. (HMK'nun 211/1-a.) maddesine atıfta bulunulmadığından, icra mahkemesince, öncelikle borçlunun isticvabına ve duruşmada imzalarının alınması yoluna gidilemeyeceğinin kabulü gerektiği- Borçlu, "senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını" ileri sürerek, imza incelemesine esas olacak imza örneklerinin bulunduğu resmi ve özel mercileri beyan etmiş olduğundan, öncelikle ilgili yerlerden getirtilen ve dosya kapsamına bulunan borçluya ait karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların esas alınması suretiyle usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından dosyaya celbedilen imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise; borçluya İİK mad. 68a/5. uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece bu usule uyulmadan "doğrudan" borçluya meşruhatlı davetiye gönderilerek gelmediğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İtfa itirazına dayanak olarak sunulan belgelerde, takip dayanağı senede atıf yok ise, borca itirazın kanıtlanamamış olacağı- Takibe konu bonodaki imzaya itiraza üzerine bu hususta bir inceleme yapılmamışsa da, borçlunun mahkeme kararını temyiz etmemekle bu kısım yönünden alacaklı lehine “usuli kazanılmış hak” doğduğu-
Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse, itirazın kabulüne karar vereceği- Borçlunun imzaya itirazının kabul edilmesi halinde, itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisinin yerinde olmayıp hükmün bu nedenlerle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
Savcılık Hazırlık soruşturması dosyasında alınan Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden raporunda, "imzanın borçlunun elinden çıktığının kuvvetle muhtemel olduğunun bildirildiği" görülmekle birlikte, her ne kadar bu rapor kesin kanaat içeren bir rapor mahiyetinde olmadığından hükme esas alınamaz ise de, mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, "senetteki imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla borçlunun eli ürünü olduğunu gösterir yeterlilik ve nitelikte bulgu saptanamadığı"na ilişkin olduğundan, resmi kurumların talebi üzerine alınan ve birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemeyen raporlar arasında çelişkinin oluştuğu anlaşıldığından, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan rapor alınması gerektiği- Adli Tıp Kurumu raporuna veya heyetçe düzenlenmiş olan rapora üstünlük sağlamayacağı- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son mercii olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı-
Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse, itirazın kabulüne karar vereceği- İmzaya itiraz üzerine, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda söz konusu imzanın borçlunun eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde bir tespite gidilemediğinin bildirilmesi durumunda itirazının kabulüne karar verilmiş ise de söz konusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği- Mahkemece yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu-
İmzaların kuvvetle muhtemel borçlunun eli ürünü olduğunun bildirilen rapora dayalı hüküm kurulamayacağı- Mahkemece, grafoloji ve yazı bilimi dalında uzman bilirkişiler kurulu aracılığı ile yeniden inceleme yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Tedbir kararı ile alacağın %20'si oranında teminat karşılığında takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş ise de, öngörülen teminat yatırılmadığından takibin durmadığı takibin durdurulmadığı dikkate alınarak, mahkemece itirazın reddine karar verilmesi halinde dahi, borçlu aleyhine ayrıca tazminat ve para cezasına hükmedilemeyeceği-
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı- Alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse, itirazın kabulüne karar vereceği- İmza itirazı kabul edildiğine göre; mahkemece, "takibin durdurulması" yerine "takibin iptaline" karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, mahkeme kararın bu gerekçe ile düzeltilerek onanmasının gerekeceği-