Davacı tarafın tanık deliline dayanmadığı, muvazaa iddiasını ispatlayan somut bir vakıa ya da delil ortaya koymadığı, dinlenilen davalı tanıklarının ise temliklerin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmadığı, aksine murisin davacıdan mal kaçırma iradesinin bulunmadığını, yapılan satış işlemlerinin gerçek satış olduğunu, bedelinin muris tarafından tahsil edildiğini, satışlarda muvazaa olmadığını, çocuksuz olan murisin sağlığında mal tasfiyesi yaparak bedeli ile hayır işleri yaptığını, tanınmış bir iş adamı olduğundan bu durumun çevresince de bilindiğini beyan ettikleri, davalı vekilince sunulan dilekçe ile banka dekont suretleri sunulduğu, bedellerin arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olmadığı, bu durumda tüm dosya kapsamına göre ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği; hatalı değerlendirme ile üstelik bu konuda ispat yükü de ters çevrilmek suretiyle murisin dava konusu taşınmazları satmasını gerektirecek makul sebebi bulunduğunun, satış parasının ne şekilde ödendiğinin, davaya konu devir nedeniyle yapıldığı belirtilen ödemelerin miras bırakan tarafından ne şekilde kullanıldığının davalı tarafça ispat edilmesi gerektiğinin belirtilmesinin doğru olmadığı- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; bedeller arasında aşırı fark bulunduğu, dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı, muvazaa iddiası ispat edildiğinden Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının yerinde olduğu ve onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalının babası olan murise baktığı, murisin davalının sağlık güvencesinden yararlandığı, miras bırakanın davalı tarafından tedavisinin yaptırıldığı, bu dönemde muris ve eşinin davalının yanında kaldıkları, murisin sözleşme tarihinde 68 yaşında olduğu, murisin sağlık durumunun çok iyi olmadığı ve davalının ilerde kendisine bakabileceği inancıyla hareket ettiği, murisin mal kaçırmasını gerektirecek sebebin bulunduğu yönünde herhangi bir delilin mevcut olmadığı anlaşıldığından, murisin taşınmazını sadece bir görünüş yaratmak için değil de samimi olarak bakım temini için ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle devrettiği, sözleşmenin muris muvazaası nedeniyle geçersiz olduğundan söz edilemeyeceği- "Murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri göz önüne alındığında ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmasını gerektirecek bir durumunun bulunmadığı, murisin mal varlığının tamamına yakın bölümünün devredilmiş olduğu, anılan sözleşme yapılmasaydı da bakım ihtiyacının karşılanacağının açık olduğu dikkate alındığında akitte bakım amacının değil mal kaçırma amacının üstün tutulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Tapuda gösterilen satış bedelleri ile taşınmazların gerçek bedelleri arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olmadığı- Muris muvazaasına ilişkin davalarda fiili karinelerin varlığı tarafın ispat yükünü ortadan kaldırmaz ise de somut olayda olduğu gibi tanık delili dışında dayanılan başka delillerin bulunması durumunda dayanılan bu delillerin değerlendirilmesi sırasında da gözetileceği- Muris muvazaasına dayalı davada, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekir iken, hatalı değerlendirme ile üstelik bu konuda ispat yükü de ters çevrilmek suretiyle murisin dava konusu taşınmazları satmasını gerektirecek makul sebebi bulunduğunun, satış parasının ne şekilde ödendiğinin, davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın, TBK 19 maddesine dayalı muvazaalı tasarrufun iptali ile cebri icra yetkisi verilmesi  istemine ilişkin olduğu- İhtiyati haciz HMK'nın  406/2 maddesinde  geçici  hukuki  koruma olarak  kabul edilmiş, ihtiyati  haciz  şartları  ve etkileri ise  İİK'nın  257. maddesinde  düzenlenmiş olduğu- İhtiyati  tedbirde asıl olan  ihtiyati  tedbire  esas   olan  bir  hakkın  bulunması  ve  bir ihtiyati  tedbir sebebinin ortaya  çıkması olduğu- Davacının amacının, para alacağını tahsil etmek olduğu; ihtiyati  haczin amacının  sadece  teminat olduğu; bu nedenle  bir para alacağının  korunması için ihtiyati  tedbir yoluna değil, ihtiyati  haciz yoluna  başvurabileceği de yukarıda  belirtilen  yasal  düzenleme  gereği olduğu- Davacı her  ne  kadar dava dilekçesinde ihtiyati  tedbir istemiş ise de, davacının amacı para alacağını teminat altına almak olduğuna göre, HMK 33. maddesi ve İİK 281/2.maddesi gereğince  uygulanacak  hukuk normunun resen hakimce  tespit edilmesi ve uygulanması hakime aittir ilkesi gereğince talep  hakkında  ihtiyati  haciz  hükümlerinin  uygulanması  ve  bu hükümler çerçevesinde  talebin değerlendirilmesi gerektiği- Davanın TBK 19. maddesinden kaynaklı tasarrufun iptali davası olduğu da gözetilerek, dava konusu  taşınmaz üzerine, mahkemesince ilerde arttırılıp eksiltmek üzere belirlenecek teminat ile  ihtiyati haciz konulmasına karar  verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında davacının miras bırakanın yaptığı temlik ile mirasçılarından mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini ispatlaması gerektiği- Akit tablosunda gösterilen bedeller ile dava konusu bağımsız bölümlerin keşfen saptanan gerçek değerleri arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı-
Somut olayda, davalı borçlu A. Ş'nin davacı bankaya kredi sözleşmesinden dolayı borçlu bulunduğu, takip dosyaları aleyhine icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun maaşına takip dosyası ile haciz konulduğu, iş bu davanın haciz işlemi yapılan icra dosyasındaki takibin muvazaalı olduğu iddiasına dayandığı, dava dilekçesi ve ekleri ile davanın niteliği itibariyle yaklaşık ispat koşulunun bulunduğu, davacının talebi gereği icra dosyasına gelmiş ve gelecek icra kesintileri üzerine davacının alacaklı bulunduğu icra dosyalarındaki alacak ve ferilerini karşılayacak miktarda teminat ile ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı  iptal istemine ilişkin davada dosya içeriğine göre; İİK'nun 257 vd. maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların ve yaklaşık ispat şartının oluşmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemi istemine ilişkin davada; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, ilk derece mahkemesinin 18/10/2022 tarih 2022/... Esas sayılı ara kararı ile davaya konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiğinin anlaşıldığı- Toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye,  özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve dava değeri tam olarak tespit edildiğinde ilk derece mahkemesince her zaman teminat artırılıp veya azaltılabileceğine göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu-
Kızından ve eşinden mal kaçırmak isteyen bir kişinin hiç mal bırakmama ya da malvarlığına oranla daha az miktarda bir mal bırakma eğilimi ile hareket edeceğinin hayatın olağan akışının gereği olduğu- Mirasbırakanın geriye azımsanmayacak miktarda taşınmaz bıraktığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, davacı tarafın, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini kanıtladığını söyleyebilme olanağı bulunmadığından davanın reddedilmesi gerektiği-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemi  istemine ilişkin davada; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereği ihtiyati tedbir talebi içinde ihtiyati haciz talebi de olduğu ve  İİK'nun 257 vd. maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından; davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-