İnanç sözleşmelerinde, tarafların "kendilerine yüklenen hak ve borçları", "inançlı işlemin sona erme sebeplerini", "devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını" ve "süresini" belirleyebileceği- Taraflar arasında imzalanan inanç sözleşmesinde "her halde en geç işbu sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 18 ay geçtikten sonra'" ibaresi ile dava konusu taşınmazın iade süresinin kesin bir anlatım ile kararlaştırıldığı- Davacının sözleşmenin tanzim tarihinden 18 ay sonrasında "taşınmazın mülkiyetini (tapu iptalini) talep etme" hakkının doğduğu- Sözleşmede "dava dışı...'ın borcunu ödediği anda davalının taşınmazı davacıya iade edeceği ya da taşınmazın o günkü rayiç bedelini davacıya ödeyeceğinin düzenlendiği, bu nedenle davacının tapu iptali ve tescil ya da bedel istemli seçimlik bir dava açması gerektiği" görüşü ile "sözleşme gereğince dava konusu taşınmazın davacıya iade edilebilmesi için dava dışı...'ın davalıya ilgili bedeli ödemesi gerektiği, dava tarihi itibarıyla ödeme yapıldığına dair bir bilgi bulunmadığı, ... ...'ın da davada taraf olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu- Mahkemece davacı yandan başvuru harcı ve nisbi peşin harç alınmadan davanın bitirilmesinin doğru olmadığı- Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, eksik peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı- Aksi halin kabulünde, harç kaybı yanında, istinaf ve temyiz sınırlarına göre tarafların kanun yoluna başvuru hakkının elinden alınmasına neden olacağından hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı-
İstinaf mahkemelerinin hukuki denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisini haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da söz konusu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesinin kabul edildiği- Dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak istinaf mahkemelerinin hukuki denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkân verecek bir uygulamanın benimsenmesinin ancak ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerektiği- Olaya ve maddi delillere en yakın olan mahkemenin ilk derece mahkemesi olduğu-
Tasarrufun iptali davasında davacının ancak boşanmanın muvazaalı olduğunu, boşanmaya rağmen tarafların birlikte yaşamaya devam ettiğini ispatlaması halinde, taşınmaz devrinin iptaline karar verileceği- Somut olayda, davacı tarafından boşanma davasının muvazaalı olduğu ve davalı İ. ile dava dışının boşanma davasından sonra birlikte yaşadıklarının iddia ve ispat edilmediği, boşanma dosyasında dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar ile dava dilekçesi ekinde bulunan ve boşanmaya dayanak olarak sunulan mesajların içerikleri birlikte değerlendirildiğinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davasının muvazaalı olmadığı, boşanma protokolünün imzalandığı tarihte ve taşınmazın devir tarihinde davalı çocukların yaşlarının 18'den küçük olduğu, ayrıca taşınmazın boşanma protokolü uyarınca davalılara karşılıksız olarak devredilmeyip, boşanma davasının davacısı olan annelerinin boşanma davasındaki maddi, manevi tazminat talebi ile ziynet eşyası, katkı payı, katılım payı, değer artış payı talebi karşılığında devredildiği, devrin amacının davacıdan mal kaçırmak olmadığı-
Davaya konu olan uyuşmazlığın, dava dışı şirketle davacı şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasıyla dava dışı şirketin davalıya olan borcu nedeniyle başlatılan takip nedeniyle davacı şirketin sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplandığı-Somut olayda her ne kadar davalı taraf davacı şirket ile dava dışı ......Ltd.Şti üzerinden ticaret yaptıklarını, davacı şirket ile dava dışı şirket arasında organik bağ bulunduğunu savunmuş ise de davacı şirket ile işbu dava dışı şirketin borçlarını ödememek amacıyla muvazaalı işlemler yaptığına(muvazaalı biçimde borç ilişkileri oluşturduğuna) dair dosya kapsamında yeterli delil bulunmadığının anlaşıldığı, şirketler arasında organik bağ bulunsa dahi tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirir durum olmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu-
Mirasbırakanın sözleşmenin yapıldığı tarihte yetmiş altı yaşında ve yüz kilo ağırlığında olduğu, fiziksel durumu ve rahatsızlıkları nedeniyle kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığı, kilosu ve rahatsızlığından ötürü ihtiyaçlarının kimi zaman üç dört kişi tarafından ancak sağlanabildiği, yemeklerinin en az bir buçuk iki saatte yedirilebildiği, özetle bu nevi hastalıkları olan yaşlı bir kişiye karşı bakım ihtiyacının yerine getirilmesi için diğerlerine oranla çok daha fazla efor ve güç sarfedilmesi gerektiği, dolayısıyla yetmiş altı yaşında, tekerlekli sandalyeye mahkum olarak ve tek başına yaşayan mirasbırakanın sözleşme tarihinden önce de kendisiyle ilgilenen davalıyla bakım sözleşmesi yapmakta haklı ve makul nedeninin bulunduğu- Murisin ivazlı bir sözleşme olan ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmayı tercih ettiği, söz konusu temlikte mirasçıdan mal kaçırma iradesinin değil bakımını sağlama iradesini üstün tuttuğu, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği, mirasbırakanın içinde bulunduğu özel durum, bakım ihtiyacının ağırlığı ve devredilen taşınmazların niteliği gözetildiğinde; tüm taşınmazların devredilmiş olması sebebiyle makul sınırın aşıldığından da söz edilemeyeceği sonucuna varıldığından asıl ve birleştirilen davanın reddi gerektiği-
İnanç sözleşmesine dayalı alacak istemi- "Tutanak" başlıklı belgenin davadaki tarafların elinden sadır olmadığı, davada sonradan ileri sürüldüğü, davalı tarafça kabul edilmediği dikkate alındığında yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilemeyeceği- Davacının eşi ile davalı arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin CD çözümü bir bütün olarak ele alındığında, davadaki taraflardan sadır olmadığı, konuşmalarda dava konusu hukuki uyuşmazlığı açıkça ikrar eden ibareler bulunmadığı dikkate alındığında bu delilin de yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilmeyeceği- Davanın başından itibaren inanç sözleşmesine dayanan davacının sonradan ileri sürdüğü üzere "aralarında adi ortaklık bulunduğuna" ilişkin iddiaya yönelik davasını bu yönden tümden ıslah etmediği- Davacı yan tarafından davada yazılı delil başlangıcı sunulamadığından tanık beyanına da itibar edilemeyeceği-
Kesinleşen kök davadan sonra yapılan inanç sözleşmesine dayalı tazminat (ek dava) istemi-
Uyuşmazlığın ölünceye kadar bakım sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaasına dayalı tapu iptali tescil, tenkis istemine ilişkin olduğu - Bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulu yerine bir başka amacın gerçekleştirime iradesinin taşındığının belirlenmesi halinde bu takdirde akdin ivazlı olduğundan söz edilemeyeceği - Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile alakalı olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşına, fiziki ve genel sağlık durumuna, aile koşullarına ve ilişkilerine, elinde bulunan mal varlığının miktarına, temlik edilen malın, tüm malvarlığına olan oranına, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerektiği -