Tasarrufun iptali davası veya TBK'nun 19. maddesi gereğince açılan muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nun 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığı-
İhtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması gerektiği, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerektiği- İhtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerektiği- Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olması gerektiği- Davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, İİK.'in 257 ve devamı maddeleri ile İİK.'in 281. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından; davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için esas hakkında kesin bir kanaat oluşmasına gerek bulunmadığı gibi tam bir ispat aranması da gerekmediği- Hakimin, ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği hususundaki takdir hakkını, sunulan delillere göre kullanacağı- Somut olayda,  UYAP üzerinden yapılan incelemede hem eldeki dosyada hem de icra takip dosyasında takibin dayanağı alacağa ve alacağın doğum tarihine ilişkin bilgi ya da belgenin bulunmadığı, TBK'nın 19.maddesi kapsamında iptali talep edilen davalılar arasındaki işlemlerin muvazaalı olduğuna dair yaklaşık ispat koşulunun da henüz sağlanamadığı dikkate alındığında, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı ile akrabalığı ve 3 no.lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunu bildiği hususlarının ispatlanamadığı, hakkın kazanılmasında asıl olanın iyi niyetin varlığı olduğunu, aksini iddia edenin ispatla mükellef bulunduğu, dosya kapsamına göre davalının kötü niyetinin ispatlanamadığından tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet hakkını kazanan kişi konumunda olduğu, bu itibarla aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulünün mümkün bulunmadığı, aynı zamanda davacının 3 no.lu bağımsız bölümün tescilinin mümkün olmaması halinde yerine 7 no.lu bağımsız bölümün tescilini talep etmesinin de hukuken dinlenebilecek bir dava olmadığı, zira 7 no.lu bağımsız bölümün binadaki nitelik ve özelliklerinin ve değerinin çok farklı ve fazla olduğu, sözleşme uyarınca da 3 no.lu bağımsız bölüm yerine edim ifası şeklinde değerlendirilemeyeceği, davacının ancak geçerli sözleşmeye dayalı olarak kendisine verilmesi gereken taşınmazın dava tarihindeki kaim bedelini talep edebileceği, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olarak hazırlanan ve dosyaya sunulan bilirkişi raporu içeriğine göre de dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin de 90.000,00 TL olduğu belirtilerek tapu iptali tescil davasının reddine, alacak talebinin kısmen kabulü ile 90.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
Mirasbırakanın ikinci eşinden dünyaya gelen çocukları (davalılara) satış suretiyle yaptığı temlik işleminin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafça ispatlanıp ispatlanamadığı-
Uyuşmazlığın; somut olayda, miras bırakan tarafından bakıcısı olan davalıya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile yapılan dava konusu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça ispat edilip edilemediği noktasında toplandığı-
Trampaya konu edilen taşınmazlar arasındaki değer farkının tasarrufun yalnız başına satış olduğunu göstermeye yeterli olmadığı- Trampa işlemine konu taşınmazların mevkii ve miktar itibariyle denk olmaması, davalının cevap dilekçesine göre trampadan bilgisinin olmaması, taşınmaz hissesini "vekâletname vererek 1.500,00 TL bedelle devrettiğine" yönelik beyanı, diğer davalı tarafından trampada karşılık olarak alınan yerde diğer davalının eşi lehine intifa hakkı şerhi bulunması, 2 m2 miktarındaki bir hissenin trampa edilmesinin taraflara ekonomik menfaat sağlamaması, diğer davalının trampa yolu ile pay edindikten sonra dava konusu taşınmazda diğer bir kısım payları da seri şekilde satın alarak neticeten pay sahibi olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, trampa yolu ile pay ediniminin muvazaalı olduğu, diğer davalının gerçekte satış işlemi ile pay edindiği ve davacı taraf yönünden önalım hakkının var olduğu-
TBK 19 uyarınca muvazaa iddiasına dayalı olarak dava açılabilmesi için davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmasa da davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için diğer dava koşullarının yanında davacının davalı borçludan alacaklı olması gerektiği- Zimmet suçu nedeniyle oluşan zararın dava veya takip yoluyla haksız fiil faillerinden talep edilmesi, bu talebin karşılanmaması halinde haksız fiilden kaynaklanan alacağın tazminine yönelik TBK 19 uyarınca muvazaa iddiasına dayalı davanın açılması gerektiğinden, bundan önce davacının, sadece ceza yargılaması nedeniyle mahkum olan davalının taşınmaz ve araçları elinden çıkardığından bahisle dava açmasında hukuki yarar bulunmadığı-
İnançlı işlem konusu olduğu iddia edilen mal, üçüncü kişiye devredilmişse, davanın kayıt maliki yanında inanılana da yöneltilmesi gerektiği- İnançlı işlem konusu malın muvazaalı olarak devredildiği iddiası nedeniyle son kayıt maliki aleyhine açılan davanın dinlenebilmesi için öncelikle davacı ile ilk el arasındaki temlikin inanç sözleşmesine dayalı olduğunun kanıtlanması gerektiği- "Tapu iptali ve tescil davalarının kural olarak son kayıt malikine açılması gerektiği, davacının bu davada inançlı işlemin varlığını ve davalının taşınmaz ediniminin iyiniyetli olmadığını bilebilecek durumda olduğunu ispatlayarak tapunun iptal edilmesini sağlayabileceği, ispat yükü kurallarına göre (inanılan) önceki malikin davada yer almasının zorunlu olmadığı, gerek maddi hukuk kuralları gerekse mecburi dava arkadaşlığına ilişkin usul kurallarının da bunu gerekli ve zorunlu kılmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlığın; satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal tescil-olmadığı takdirde tazminat istemiyle açılan asıl dava ile birleştirilmesine karar verilen satış vaadi sözleşmesinin muris muvazaasına nedeniyle iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, Mahkemece birleşen davada davacıların hukuki dinlenilme hakkı kapsamında göstermiş oldukları delillerin toplanarak oluşan sonuç uyarınca bir karar verilip verilmediği noktasında toplandığı-