Tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, yenileme sonucu ada parsel numarası değişen taşınmazda payları bulunmayan kişiler hakkında payların iptaline karar verilmeyeceği ve sonradan pay alan kişiler yönünden HMK.'nin 125. maddesinin uygulanması gerektiği-
Tasarruf konusu olan taşınmaza ilişkin pay, (dava dışı kişi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle), üçüncü kişinin mülkiyetinden Kanun gereği çıktığından, tasarrufun iptali davasının İİK 283/2. uyarınca otomatik olarak bedele dönüşeceği, bu düşünülmeden, infaz kabiliyeti olmayacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-  "Dava konusu taşınmazın ihtiyati hacizle yükümlü olarak devredildiği, taşınmazın tapuda hâlen hakkındaki iptal koşullarının oluştuğu hususu kesinleşen davalı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, hakkındaki dava taraf sıfatı yokluğu yönünden reddedilen ve bu yönde verilen karar kesinleşen kimsenin malik olduğu taşınmaz üzerindeki ihtiyati haczin davalı hakkındaki davanın kabulü ile kesin hacze dönüştüğü, davacı alacaklının alacağını, tasarrufun iptali kararıyla ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi üzerine taşınmazın cebri icra yoluyla satışı ile tahsil edebileceği" şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemi- Dava konusu bir  taşınmazın dava tarihinden sonra devredilmesi nedeniyle anılan taşınmaz nedeniyle 6100 sayılı Kanun’un 125 inci maddesi gereğince yeni malike davaya devam edildiği, diğer taşınmazlar yönünden ise davayı tazminat davasına dönüştürdükleri belirtilen eldeki dava dosyasında; davalının iyiniyetli olmadığı ve davalı ile el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıyı zararlandırdığı iddiasının kabul edilip edilemeyeceği-
Davalı iş sahibi, sözleşmenin 25. maddesinde kararlaştırılan devir yasağı nedeniyle temlik alacaklısı yeni davacının kendisinden talep edebileceği alacağın bulunmadığını kanıtladığından, mahkemece sözleşmede temlik yasağı olduğu gerekçesiyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine dair verilen direnme kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu-
Uyuşmazlık, davacının ipotek yükü ile satın aldığı taşınmazdaki ipoteğin fekki istemine ilişkin olup..
Dava konusu asıl alacak ve tüm ferilerin, 20.07.2022 tarihli temlikname ile davacı Al. İnşaat Ltd. Şti. tarafından ASM İnş. Harita Mühendislik Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’ye temlik edilmiş olduğu, yargılama sırasında yapılan bu temlikin, maddi hukuk bakımından alacağın temliki sözleşmesi ise de usul hukukuna yansıyan sonucu dava konusunun devri olduğu, bu durumda temlik alan, devreden davacı yerine geçmiş olduğundan dava konusu alacak için devredilen kişi hakkında hüküm kurulmasının gerektiği, bu nedenle mahkemece, dava konusu alacak ASM İnş. Harita Mühendislik Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’ye temlik edildiğine göre, ASM İnş. Harita Mühendislik Gıda San. Tic. Ltd. Şti. hakkında hüküm kurulmasının gerektiği- Mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunmasının, usule uygun sayılamadığı ve bozma sebebi olduğu, bu durumun, usulî müktesep hak kuralının bir çeşidi olduğu; bozma ilamında davacı yüklenicinin sözleşme nedeniyle yaptığı Noter masrafı, karar pulu, All Risk sigorta masrafı, Kamu İhale Kurumu payı ve teminat mektubu komisyon bedelleri, sözleşme gereği davalı idareye bildirilen teknik personelin masrafları vs. gibi isteyebileceği menfi zarar kalemlerinin ayrıntılı olarak açıklanmış olmasına karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafından dava dışı taşeronlara yapılan avans ödemelerinin de menfi zarar kapsamında hesaplanarak bir sonuca ulaşıldığı, mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, tüm bu hususlar dikkate alındığında mahkemece yapılması gereken işin; bozma ilamında istenebilecek menfi zararlar kapsamında kabul edilen harcamaların toplam bedeli olan 60.770,82 TL bedel üzerinden karar vermekten ibaret olduğu-
Birleşen dava davalısı .............. Yönetim A.Ş. dava konusu alacağı davalı .......... Bank A.Ş.’den temlik almış olduğundan davalı ................ Bank A.Ş.'nin davalı sıfatı sona ermesine rağmen davalı temlik alan ............. Varlık Yönetim A.Ş.'nin taraf olarak gösterilmemesinin ve bu davalı hakkında red kararı verilmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığı-
HMK 125/2. maddesi gereğince davanın açılmasından sonra, dava konusu alacak davacı tarafından devredilecek olursa devralanın görülmekte olan davada davacı yerine geçerek davaya kaldığı yerden devam edeceği, işbu dosyada itirazın iptali davası bakımından davacı taraf sıfatının sona erdiği, bölge adliye mahkemesince, bu husus dikkate alınmadan taraf sıfatı sona ermiş olan temlik eden davacı huzuru ile yargılamaya devam olunmasının doğru olmadığı-
Yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde davaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşmenin dayanağı olan encümen kararının, kesinleşen mahkeme ilâmıyla iptâl edilmesi sonucu sözleşmenin ifası imkânsız hale gelmiş, hukuki imkânsızlık doğmuştur. Ayrıca, kesinleşen mahkeme ilâmına bağlı iptâl kararının gerekçesi tartışılarak somut olayda kusur değerlendirmesi yapılması da doğru değildir. O halde sözleşmenin hukuki imkânsızlık sonucu ifa edilemeyeceği kabul edilmeli, sözleşme sonrası objektif imkânsızlık haline göre uyuşmazlık sonuçlandırılmalıdır. Bu durumda, davacı yüklenici ancak yaptığı imalatın bedelini talep edebilir, kâr kaybı (olumlu zarar) isteyemez. Terkin tarihinde eldeki dava derdest olup, davacı şirket yetkililerinin başvurusu üzerine şirketin ihyasına karar verilmiştir. Bu durumda, yapılan temlikin geçerli olduğu ve HMK 125/2. maddesi hükmü uyarınca, dava konusu alacağı kısmen devraldığı açıktır.