Peşin alınan karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gerekenden fazla olduğu anlaşılırsa fazlalığın istek üzerine geri verileceği-
5510 Sayılı Kanun'un mad. 56/2 hükmüne dayanılarak açılan davada, boşandıktan sonra eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulup sonuca gidilmesi gerektiği-
3402 s. Kadastro Kanunu'nun 19. maddesine dayalı "muhdesatın tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerhi" için açılmış tescil davası niteliğindeki davanın, HMK'nun 106. maddesine uygun olarak açılmış muhdesat tespiti niteliğinde görülerek karar verilmesinin hatalı olduğu-
"Gecikmiş itiraz" başvurusunda bulunabilmek için, her şeyden önce usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir tebligat evrakının bulunması gerekeceği- Komşudan, "muhatabın nerede olduğu, tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği" sorularak tevsik edilmediğinden, tebligatın bu hali ile, Tebligat Kanununun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu- Mahkemeye yapılan başvurda "gecikmiş itiraz"dan bahse bile, HMK. mad. 33 uyarınca, hakimin yapılan başvurunun, Teb. K. mad. 32'ye dayalı usulsüz tebligat şikayeti olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçlu tebligattan haberdar olduğu tarihi bildirdiği halde, İİK. mad. 16/1 'de öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra icra mahkemesine yaptığı başvuru süresinde olmadığından, istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği- Gecikmiş itiraz deyiminin dilekçede kullanması, HMK. mad. 33 uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olduğundan sonuca etkili olmayıp, başvurunun bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu-
Ticari temsilcinin, gerçek anlamda ortak olmadıkça, bağımsız hareket etmedikçe ve murahhas üye olmadığı sürece, iş ilişkisi kapsamında çalıştığının kabulü gerektiği- Davalılar hukuki ve kişisel olarak işverene bağımlı çalışıyor ise arada iş ilişkisinin, bağımsız çalışıyor ise vekalet ilişkisinin olduğu, yönetim kurulu murahhas üyesi veya ortak ise kişinin organ sıfatı ile ortaklık ilişkisi kapsamında çalıştığının kabulü gerektiği-
Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesinin talebin esasını değiştirmeyeceği, o halde, mahkemece; davanın iştirak nafakası artırımı davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacının dava dilekçesindeki anlatımından davanın "muhdesatın tespiti talebi"ne ilişkin olmayıp, kadastro tespitiyle oluşan ve bu şekilde tapuya tescil edilen muhdesat şerhinin değiştirilmesine ilişkin 3402 s. Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesine dayalı bir talep niteliğinde olduğu anlaşıldığından, delillerin bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin davada, mahkemece "varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınması, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılması, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yerinin saptanması, özellikle davalının boşanmış olduğu eşiyle tekrar evlenmiş olması, boşanılan eşin denetmen raporunda birlikte yaşadıklarına dair beyanı dikkate alınarak bu dönem yönünden de değerlendirme yapılarak 'boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama' olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerektiği"-