Şikayetçi üçüncü kişinin icra mahkemesine başvurusunun, haczedilen menkulün kendisine ait olduğu iddiasına dayandığından, talep İİK'nun 96 ve devamı maddelerine göre açılmış istihkak davası niteliğinde olup, icra mahkemesine şikayet olarak başvurulmasının, hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu (HMK. mad. 33) kuralı karşısında sonuca etkili olmadığı-
Olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesinin hakime ait olduğu-
Borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvurunun, 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti olduğu- Tebligat esnasında muhatabın nerede olduğu, tevziat saatlerinden sonra tebligat adresine dönüp dönmeyeceği hususu tahkik ve tevsik edilmemiş olduğundan, tebligatın bu hali ile Tebligat Kanununun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu-
Şikayet tarihinde henüz şikayete konu taşınmazın ihalesi yapılmadığına göre, mahkemece, şikayet tarihi itibariyle ihalenin feshi isteminin konusu olmadığından istemin reddi gerekeceği-
Arsanın alımı ve inşaatın yapımının, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 öncesi gerçekleştirildiği anlaşılmakla, mahkemece, davacının hem arsanın alımı hemde evin yapımına katkıda bulunduğunun kabulü ile alacağa hükmedilmiş ise de; dosyanın kapsamından davacı kadın ev hanımı olup tarlada çalışmak suretiyle elde ettiği gelirle ve bizzat inşaatta çalışmak suretiyle sadece evin yapımına katkıda bulunduğu anlaşıldığından, daha az oranda belirlenecek katkının kabulü ile sadece ev yönünden davacı lehine alacak miktarı belirlenmesi gerekirken hem arsanın alımı hem inşaatın yapımına %50 oranında katkıda bulunduğunun kabulünün hatalı olduğu-
D.çelerin değişimi aşaması tamamlanmadan ve öninceleme aşamasına geçilmeden dosya üzerinden yapılan inceleme ile "kesin süre içinde kesinleşme şerhli mahkeme kararının sunulmadığı"ndan tanıma ve tenfize ilişkin davanın usulden reddine karar verilmesinin davalının hukuki dinlenilme hakkına (HMK. m. 27) aykırı olduğu-
Mal rejiminin sona ermesinin, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşulu olduğu- Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda, bu davanın usul ekonomisi gereğince bekletici mesele yapılması gerektiği-
Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan bir konuda bilirkişiye başvurulamayacağı, 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesi anlamında markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olup, bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulmasının hakimin yerine bilirkişinin konulması sonucunu doğuracağı-
Kadının aile üyesi olmasının gerektirdiği zorunlu işler olan mutad ev işlerini yapma, çocukları yetiştirme gibi evde gösterdiği faaliyetler dışında, hayvanlara bakma, bahçe ve tarla işlerinde çalışmak gibi ev ekonomisine katkı sayılabilecek faaliyetleri var ise hakkaniyete göre lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Davacı, yüklenici şirketten harici satım sözleşmesi ile satın aldığı daireyle ilgili tüm edimlerini (satış bedeli ödemi)yerine getirdiğini, taşınmazının müvekkiline teslim edilmesine rağmen daha sonra aynı dairenin yüklenici şirket adına davalı kooperatif tarafından davalı şahsa devredildiğini belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep ettiğinden, talebin tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu kabul edilerek delillerin bu doğrultuda değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-