Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğundan; ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen bir kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekeceği ve ispat yükünün, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşeceği- Ziynet eşyalarının, davalıya özgü ziynet eşyaları olup olmadığına yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı- Evlilik birliği içinde ödenen banka kredisinin taksitlerinin, kişisel mal (ziynetler) ile ödendiğinden; artık değer, dolayısıyla katılma alacağı olmayacağı belirtilerek kuyumcuya teslim edilen ziynet eşyalarının tamamının kişisel mal kabul edilemeyeceği- Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış ve artık onun kişisel malı niteliğinde olacağı, ancak eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların, onların paylı mülkiyetinde sayılacağı-
Kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bileziğin, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılacağı ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanacağı- Davalı erkeğin düğünde toplam 12 adet bilezik takıldığına yönelik beyanının mahkeme önünde ikrar kabul edilmesi gerektiği-
Dosya kapsamındaki, bilgi, belge, beyanlar, banka hesap hareketleri incelendiğinde davalı erkeğin banka hesabından çıkan paraların davalının babasının banka hesabına gönderildiği ve babası tarafından bu paralar kullanılarak taşınmaz alımında ödemelerin gerçekleştirildiği sabit ise de davalının para gönderdiği banka hesabına 30.11.2005 tarihinde yatan 10.000,00 TL paranın davalının babası dava dışı ... tarafından gönderildiği ve hesap hareketlerinden bu paranın davalı tarafça hesabındaki diğer paralar ile birlikte taşınmaz ödemesinde kullanılmak üzere dava dışı babasının hesabına aktarıldığı anlaşılmskta olduğu- Davalının babasının gönderdiği ve taşınmaz alımında kullanıldığı sabit olan 10.000,00 TL paranın TMK'nin 220/2. maddesi kapsamında davalının kişisel malı olduğunun kabulünün gerektiği- Buna göre, edinme tarihindeki taşınmaz değeri içinde 10.000,00 TL paranın oransal karşılığı bulunarak, bu oran taşınmazın tasfiye tarihindeki değeriyle çarpılarak davalı lehine denkleştirilmesi gereken (TMK mad. 230) meblağın belirlenmesi gerektiği- Taşınmazın tasfiye tarihindeki değerinden, denkleştirilecek meblağın düşümü ile kalan artık değer üzerinden ise davacının katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Mahkemece, delillerin yanılgılı değerlendirilmesiyle taşınmazın tamamının edinilmiş mal olarak kabulü ve bu doğrultuda hesaplama yapılıp davacının katılma alacağının tespiti hatalı olup hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 2005 yılında davalı adına bankaya yatırılmış ve mevcut olup -TMK’nin 220. maddesi gereğince- aksi ispat edilemediğinden tarafların edinilmiş malı niteliğinde olan hesaptaki para üzerinde davacının yarı oranda katılma alacağı hakkının bulunduğu- Paranın davalı hesabında bulunmasının tek başına davalının kişisel malı olduğunu göstermeyeceği- Davacı tarafça bu para üzerinde hak sahibi bulunulduğu iddia edilerek taşınmaz alımında katkıda kullanıldığı iddia edildiğine, söz konusu para mal ayrılığı rejimine geçilmeden önce çekildiğine ve mal ayrılığı rejimi geçerli iken alınan dava konusu taşınmaz alımında kullanıldığı göz önüne alındığında, her iki tarafın haklarının yeni mal rejimine (mal ayrılığı rejimine) tarafların kişisel malları olarak geçtiği dikkate alınarak, bu miktarların taşınmaz alımında toplu katkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı alacaklının İİK 277 vd.na göre, "davalı borçlunun eşinden muvazaalı olarak boşandığı ve boşanma protokolü ile diğer davalı eşine ait taşınmazlardaki 1/2 oranındaki katkı payı alacağı ve değer artışı payı alacaklarından feragat ettiği, protokolün ilgili maddesinin iptali ile tapuda davalı üçüncü kişi adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın 1/2 hissesi üzerinde, davacıya haciz ve satış istemi yetkisi verilmesi" talebiyle açtığı davada, dava konusu taşınmazın üçüncü kişi davalı eşin kişisel malı olup olmadığının araştırılması gerektiği- Taşınmazın üçüncü kişi eşin kişisel malı sayılması durumunda borçlunun bir hak talebinin söz konusu olmayacağı, aksi halde edinilmiş mal olarak kabul edilip, borçlunun talep hakkı varlığının ortaya konulacağı- Davalılar, "taşınmaz bedelinin üçüncü kişinin eniştesi tarafından karşılıksız olarak gönderilen para ile ile satın aldığını", davacı "bu bedelin ivazlı olarak verildiğini" iddia etiğinden ve bu paranın davalı üçüncü kişiye karşılıksız olarak verilmesi halinde taşınmaz üçüncü kişinin kişisel malı sayılacağından bu konuda uzman bilirkişi aracılığı ile incelenme yapılması gerektiği- Dava konusu taşınmazın, satın alınmasından sonra yapılan tadilatlar ile bir değer artışı olduğu da anlaşılmış olup bu değer artışında, üçüncü kişinin kişisel malı ile mi yapıldığı yoksa borçlunun katkısı ile mi yapıldığı, yani borçlunun değer artışı konusunda bir talep hakkı olup olmadığı yönünde mahkemece bir değerlendirme yapılmamış olmasının da hatalı olduğu-
Eldeki davada ziynetlere ilişkin bilirkişi raporunda “dosya içerisinde resim ve CD görülmediği “ belirtilmiş ve dava dilekçesindeki taleplere göre hesaplama yapılmış ise de, dosya içerisinde 2 adet düğün fotoğrafının olduğunun anlaşıldığı, ziynetler yönünden dosyada mevcut fotoğraflar, tarafların dilekçeler aşaması ve esasa ilişkin beyanlarında ziynete yönelik açıklamaları, ikrar ve tanık ifadeleri de değerlendirilerek, denetime elverişli bir rapor da alınmadan ziynete yönelik karar verildiği, o halde, açıklanan sebepler dikkate alınarak ve fotoğraf üzerinde ayrıntılı inceleme yapılmak suretiyle dosyada ziynete yönelik denetime elverişli ayrıntılı rapor alınıp, iddia, savunma ve tanık ifadeleri de değerlendirilmek suretiyle ziynet alacağı hakkında bir karar vermek gerekeceği-
Katkı payı alacağı istemi-
8. HD. 16.04.2019 T. E: 2018/3993, K: 4163-
Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşüncesiyle ortak yaşamı ve ailenin geleceğini güvence altına almak, daha rahat yaşam sağlamak amacıyla beraberlikten doğan dayanışma ile karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmalarının bağış olarak değerlendirilmeyeceği- Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmaması gerektiği- Davalının davacının murisinden intikal eden dava konusu taşınmazı parasını ödeyerek adına tescilini sağladığı iddiası karşısında mahkemece mahallinde keşif yapılarak -TMK'nun 235/1 maddesi uyarınca- dava konusu taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin ( sürüm değeri) tespit edilerek eklenecek veya denkleştirmeye tabi tutulacak miktar bulunmadığından bu değerin TMK'nun 231. maddesine göre artık değer olarak kabulüyle TMK 236/1 maddesi gereğince belirlenen değerin yarısına katılma alacağı olarak karar verilmesi gerektiği-
Düğünde takılan 6 adet bileziğin, davacı kadına iade edilmemek üzere , kadının isteği ve onayı ile harcandığı hususu da davalı tarafça ispat edilemediğine göre, davacı kadın lehine, düğünde takılan 6 bilezik yönünden, bileziklerin birleşen dava tarihindeki değeri dikkate alınarak, ziynet alacağına hükmedilmesi gerektiği-