Ecrimisil istemine ilişkin davada; taraflarca sunulan tüm deliller ile yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporundaki açıklamalar da değerlendirilerek, sonucuna göre her bir taleple ilgili kabul ve ret sebeplerini içeren, tarafları tatmin edici, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren HMK'nun 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir, denetlenebilir ve infazı mümkün nitelikte bir hüküm kurmak gerektiği-
Tebligat Kanunu mad. 28/2'de belirtilen adresi meçhul olanların ancak gerçek kişi muhataplar olabileceği- Tüzel kişilerin adresi meçhul olamayacağından adres araştırması yapılamayacağı ve bu nedenle ticaret sicilinde kayıtlı adresi gerçekte var olmayan şirketin başka adresinin bulunup bulunmadığı araştırılmadan ilân yoluyla tebligat yapılabileceği- Kendisine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılamayan borçlu tüzel kişi hakkında adres araştırması yapılması gerekmediğinden, satış ilânının borçlu şirkete Tebligat Kanunu’nun 28. maddesine göre ilânen tebliği usulüne uygun olduğu- "Ticaret sicilinde kayıtlı adreste 2 nolu binanın bulunup bulunmadığının belediyeden sorulması ve borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresinin fiilen hangi adreste olduğu yönünde zabıta araştırması yapılması gerektiği" görüşü ile "borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi mevcut olmayan bir adres olduğundan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılamayacağı ancak öncesinde borçlu şirketin adresinin araştırılması gerektiği, yapılacak araştırma ile borçlu şirketin hangi adrese taşındığının, hâlen hangi adreste bulunduğunun tespit edilmesi imkânının olabileceği, icra dosyası kapsamındaki adres araştırmasının yeterli kabul edilerek doğrudan ilânen tebliğ yapılmasının mümkün olmadığı" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca kabul edilmediği- İki adet taşınırın ihalesinin feshi talep edildiğinden, icra mahkemesince borçlu aleyhine iki adet taşınırın ihale bedellerinin yüzde onu oranında para cezası hükmedilmesi gerektiği-
Davanın taraflarndan birinin ölümü halinde, mirasçılar henüz mirası kabul ve reddetmedilerse davanın, kanunda belirtilen süreler kadar erteleneceği- Ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerektiği-
UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davalının 09.02.2013 tarihinde vefat ettiği, davalının mirasçılarının davaya dahil edilmediği, davalı mirasçılarının vekaletleri olmadan ölü davalı vekilinin yargılamanın aşamalarını takip ettiği ve tebligatların işbu vekile yapıldığı, eldeki davanın ise 26.11.2015 tarihinde karara bağlandığı anlaşılmakta olup; ölü davalının veraset belgesi temin edilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılarak davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının mirasçılarının hukuki dinlenilme hakkı bertaraf edilecek şekilde, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı tarafa bilirkişi raporları usulünce tebliğ edilmeden davalı tarafın rapora itiraz etme veya beyanda bulunma süresi dolmadan Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerektiği-
Mahkemece yapılan araştırmada, davalılardan ...’in yurtdışında olduğu belirlendiği halde, davalının yurtdışı ikamet adresi usulüne uygun şekilde araştırılmaksızın davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligatın ilanen yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda davalı ...’in adresinin meçhul olup olmadığı belirlenmeden doğrudan ilanen tebligat yapılmış olması nedeniyle yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan ve davada usulünce taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği- Mahkemece yapılan keşif sonucunda elde edilen fen bilirkişi raporundaki krokinin ölçeksiz olup, koordinatlarının belirlenmediği ve hüküm vermeye yeterli olmadığı görüldüğünden, mahkemece, yerinde uzman bilirkişiler vasıtası ile keşif yapılarak infaza ve denetime elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat yapılması gerekeceği-
HMK'nun 298/2. maddesi gereğince; sonradan yazılacak gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olması gerektiği, aksi halde; yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına da güven sarsılmış olacağı, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu'nun 10.04.1992 tarihli ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma nedeni olacağı içtihat edilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmek ve önceki hüküm ile bağlı kalınmaksızın yeni bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerektiği-
Ecrimisil talebine ilişkin davada; savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 s. HMK’nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece, davalı taraf dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün olmadığından, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil talebine ilişkin davada; davalı vekilinin 23.05.2016 tarihinde mazeret dilekçesi ve vekaletnameyi dosyaya sunduğu, aynı gün vekalet harcı ödendiği, ancak mahkemece, 24.05.2016 tarihli oturumda davalı vekilinin mazeret dilekçesine değinilmediği gibi, mazeretin reddi veya kabulü hakkında da karar verilmemiş olup, davalının yokluğunda davanın kabulüne karar verilmesi ve dosyaya usulüne uygun vekaletname sunulmasına rağmen gerekçeli kararın davalı asile tebliğ edilmesinin doğru görülmediği-