Muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davanın incelenmesinde, her ne kadar mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtilmiş ise de, bozma ilamına aykırı davranıldığı, mahkemece bozma ilamında belirtilen şekilde davacı ile dava dışı eşi arasındaki boşanma davası ve diğer davalar celp edilerek incelenmiş ise de taşınmazı davalıya devreden dava dışı şahsın davaya dahil edilmediği, şu durumda mahkemece; taşınmazı davalıya devreden dava dışı şahsın davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esasının incelenmesi gerekirken uyulmasına karar verilen bozma ilamına aykırı davranılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis ve bankadaki paranın miras payına isabet eden kısmının ödenmesi isteğine ilişkin davada davalılardan davalının yargılama sırasında ölümü üzerine davaya dahil edilen mirasçılardan biri de ölmüş olduğundan, yargılama sırasında ölen dahili davalının mirasçılarına davayı takip edebilme olanağının tanınması gerektiği-
Borcun itfa edilmesi nedeniyle takibin iptali ve tazminat talebine ilişkin davada, "Dosya istinaf sebepleri ile birlikte HMK'nın 355 maddesi çerçevesinde incelenmiş ve kararın, mahkemece dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan iddia ve savunma ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle dairemizce de benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak verilmiş olduğu anlaşılmakla usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir." şeklindeki soyut açıklamanın, Anayasa'nın ve Yasa'nın anladığı anlamda gerekçe olmadığı, bu nedenle HMK'nun 359/3. maddesine aykırı olduğu anlaşılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği-
Davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesinin mümkün olması gerekeceği, şu durumda, mahkemece HMK'nın 124. maddesinin şartlarının mevcut olup olmadığı tartışılıp şartların mevcut olması durumunda taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekeceği- Davaya konu isteğin, malvarlığına ilişkin olup, mirasçıların mal varlığını etkilediği, ayrıca ölenin mirasçılarının davaya dahil edilmemeleri HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını da zedelediğinden, mahkemece, mirası reddetmeyen, mecburi dava arkadaşları olan, davalı ........... mirasçılarının usule uygun şekilde davaya dahil edilmeleri gerekirken, bu kurala uyulmaksızın, diğer bir deyişle usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun düşmediği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada mahkemece öninceleme duruşmasında delil bildirimi için HMK’nın 140/5. maddesi uyarınca verilen kesin süreye ilişkin ihtaratın içeriğinde tanık listesi yer almadığından, davalı tarafa tanık isimlerini bildirmek üzere usulünce verilmiş bir kesin sürenin varlığından bahsedilemeyeceği- Davalı tarafın bildirdiği ve sonradan da dinletmekten vazgeçmediği tanıkların HMK 243. maddesinden gösterilen şekilde dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
Somut uyuşmazlıkta; yargılama sırasında davalı tarafın vekilleri cevap dilekçesi ile birlikte vekaletnamelerini sunmuş olup, vekâletname sunulduktan sonra tebligatların vekile yapılması gerekirken, dosya kapsamında bir vekillikten çekilme dilekçesi veya azilname bulunmamasına rağmen, yargılamada, bilirkişi raporu ile davacının ıslah dilekçesinin davalı vekili yerine davalı şirketin kendisine tebliğ edildiği, bu durumda; HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş olup, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiği-
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek bu şekilde yasal savunma hakkı tanındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken savunma hakkını kısıtlar şekilde usulsüz tebligat yapılarak karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 27, 184 ve 186'ıncı maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davalı tarafın mesleki mazereti kabul edildiği halde, yeni duruşma günü tayin edilmeksizin yargılamanın sonlandırılması ve sözlü yargılama hakkının tanınmaması davalının hukuki dinlenilme ve savunma hakkını sınırlar mahiyette olduğundan usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekeceği-
Bozma kararı dahili davalı... Bank A.Ş. vekiline tebliğ edilmeden tashihi karar imkanı tanınmadan bu aşama atlanarak yargılama yapılmış, karar verilmiş ve karar usulsüz bir şekilde kesinleştirilmiş, dahili davalı... Bank A.Ş.'nin adil yargılanma hakkını ihlal eden bu usulsüz yargılama ve kararın kesinleştirilmesinin yok hükmünde olduğu-
Davacı vekilince sunulan mazeret dilekçesinde duruşma gününün sistemden öğrenileceğine dair bir talep bulunmadığı gibi talep olsa dahi mahkemece bu yönde bir karar verilemeyeceği- Davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilerek duruşma günü kararlaştırıldıktan sonra, duruşma gününün UYAP üzerinden öğrenilmesine karar verilmesi ve davacı avukatına duruşma gününün tebliğ edilmemesi halinde, davacı vekilinin duruşma gününden haberdar edilemediğinin kabulüyle; yeniden duruşma günü bildirilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiği-