Motorlu Taşıtlar Vergisinin muhafaza masraflarından önce ödenip ödenmeyeceği hususu icra mahkemesinde şikayet yoluyla çözülebilir ise de yediemin ücretinin miktarı yani yediemine ödenen ücretin sıra cetveline ödenen kadar olup olmadığı genel mahkemelerde yapılacak yargılama sırasında çözümlenebileceği- Yerleşik içtihatlara göre, muhafaza masraflarının tespitinde yedieminin kendi tarifesi değil Adalet Bakanlığınca belirlenen tarifenin uygulanacağına ilişkin belirlemenin genel mahkemelere ait olduğu- Şikayet olunana şikayet dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden yargılama yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava şartlarından olan görev konusunda dosya üzerinden karar verilebilir ise de,bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerektiği- Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden tensiben görevsizlik kararı verilmesinin davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturduğu- Davacı avukatın, davalı şirket tarafından vekalet ücretinin ödenmediğinden bahisle işbu ücretin tahsili için alacak isteminde bulunması durumunda ; davalının şirket olmasından ve şirketin 6502 sayılı yasaya göre "tüketici" sıfatına sahip olmamasından mütevellit taraflar arasındaki uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemesinin değil Genel Mahkemenin görevli olduğu ve mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde Tüketici Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozmadan sonra, önceki yargılama safhasının “kes, kopyala, yapıştır” tekniğiyle aktarılarak, kararın yazılması durumunda, sonuç itibariyle karar doğru olsa da, yazım şeklinin taraflardaki adalet duygusunu zedeleyecek nitelikte olduğu ve salt bu nedenle kararın tekrar bozulması gerekeceği-
6183 s. K. uyarınca gönderilen ödeme emrinin "usulsüz" tebliğ edilmesi halinde, bu konuda, İİK.'da olduğu gibi, tebligata dair şikâyeti imkanı bulunmayan borçlunun "ödeme emrinin iptali" için açtığı davanın hak düşürücü sürede olduğunun kabulü gerektiği- Usulsüz tebligatın mahkemece re'sen dikkate alınmaması durumunda, adil yargılanma hakkının ihlal edilmiş olacağı-
İşçinin ücreti içinde vardiya primi, ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının ödenmesi kararlaştırıldığından, part time çalışan işçilerin ayrıca Toplu İş Sözleşmesi'ndeki bu yardımlardan yararlanamayacağı- Tam süreli çalışan olduğu tespit edilen davacının, tam süreli çalışan işçi gibi alması gereken ikramiye, senelik izin ve bayram yardım alacaklarının hesaplanması için işçiye ücreti içinde ödenen vardiya primi, ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının mahsubu ile fark alacaklarının tespit edilmesinin gerektiği; bu nedenle bozma ilamında da davacının çalışma şeklinin belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği- Mahsup yapılmadan ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının hüküm altına alınmasının mükerrer ödemeye neden olacağının gözetilmemesinin hatalı olup bozma nedeni olduğu-
Muris muvazaası nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin davada, tanık deliline dayanan davacıya tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi sunması için süre verilmesi gerektiği-
Davalının davaya konu aracın satışı sırasında notere bildirdiği adresinin, avukatına verdiği vekaletnamede adresinin de mernis adresi olarak belirtilen adres olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece dava dilekçesi ve eklerinin tebliğ edildiği adres ile davalının ilgisinin bulunmadığının, dava dilekçesi ve eklerinin davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediğinin anlaşıldığı, davalıya dava dilekçesi ve eklerinin usulüne uygun şekilde tebliği ile davalının savunma hakkını kullanması ve dava dilekçesine karşı varsa itirazlarını bildirmesinin sağlanması, itirazlarının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma haklarını da kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı- Davalı borçlu firmanın yetkilisi ile davalı arasında akrabalık ilişkisi olduğu, davalının davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun anlaşılmasına göre davalıların davada haksız olduklarının sabit olduğu, davalıların yargılama giderinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları gerekeceği-
Dava dilekçesi ve duruşma gününün 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2.maddesi gözardı edilerek davalıya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya mernis adresi olduğu da belirtilmek suretiyle tebliğe çıkartıldığının ve bu tebligatın usule aykırı bir tebligat olduğunun görüldüğü, bu nedenle usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan, savunma hakkı kısıtlanarak davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı-
Eldeki davanın davalısı olmayan 3. kişinin vasisine (isim benzerliği nedeniyle) yapılan tebligatlar ile yargılamaya devam edilmesi; davanın davalısının vasisi olan kişiye dava dilekçesi, bilirkişi raporu, duruşma günleri tebliğ edilmeden ve usulünce taraf teşkili sağlanmadan hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek şekilde, eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağı, davalı Sigorta vekiline bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-