Davacı vekilinin 2013 yılı Ekim ve K. aylarına ait kira bedellerinin ihtirazi kayıtla icra dosyasına ödendiğini, 2014 yılı Mayıs ayı kira parasının da ödendiğini kabul ederken, diğer ödemeleri kabul etmediğini beyan ettiği, davacı tarafından takip konusu aylar dışında davalının önceye dayalı borçlarının bulunduğunun iddia edilmediği, davacının banka hesaplarından Yapı Kredi bankasına ait hesap ekstresinde görülen 2013 yılı 6. ve 8.aylarda yapılan ödemelerin taraflar arasında başka bir hukuki ilişki ,alacak borç ilişkisi iddia edilmediğine göre; bu aylar kirasına mahsuben yapıldığının kabulü gerekeceği-
Alacaklı kiraya verenin, borçlunun itirazı üzerine icra mahkemesinden "tahliye" istemeden, yalnız "itirazın kaldırılmasını" isteyebileceği, icra mahkemesinin itirazın kaldırılmasına ilişkin kararının kesinleşmesinden itibaren icra mahkemesinden borçlu kiracı hakkında tahliye davası açabileceği, bunu engelleyen bir yasa hükmünün bulunmadığı, ancak bu gibi hallerde tahliye davasının hangi tarihten başlayarak ne kadar sürede açılması gerektiği hususunun önem kazandığı, şayet itirazın kaldırılması davası devam etmekte ise tahliye davasının yargılama devam ettiği sürece her zaman açılabileceği, eğer itirazın kaldırılması kararı kesinleşmiş ise bu takdirde tahliye davasının itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde açılması gerekeceği, zira İİK.nun 269/a maddesinde "takibin kesinleşmesi halinde tahliye davasının ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde açılması gerektiği"nin öngörüldüğü, Yasa koyucunun amacının 269/a maddesinde olduğu gibi tahliye davası için süre bakımından bir sınırlama getirmek olduğuna göre bu maddenin de öngörülen sürenin itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesini müteakip açılacak tahliye davalarında da uygulanması gerekeceği-
Davalı borçluya ihtarlı ödeme emrinin 27.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği, ancak borçlunun şikayeti üzerine ....... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ...... tarih, ........ Es., ...... K., sayılı kararı ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 30.07.2013 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiş ve bahse konu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, eldeki bu davanın ise 02.07.2013 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğ tarihi mahkeme kararı ile değiştiğine göre, tahliye istemli iş bu davanın takip kesinleşmeden açılmış olduğu, mahkemece İ.İ.K'nun 269/a maddesi hükmü gereği kesinleşmeyen takip nedeniyle davanın açılmış olduğu gözetilerek istemin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın kaldırılmasına ya da iptaline karar verilmeden ve bu karar kesinleşmeden tahliyeye karar verilemeyeceği- Davacı tarafça önceden "itirazın kaldırılması" isteğiyle açılmış olan davanın derdest olduğu görüldüğünden, tahliye istemine ilişkin davaya bakan mahkemece, itirazın kaldırılması isteğiyle açılan dava sonucu beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Takip talepnamesinde “tahliye” isteği bulunmadan, İcra Müdürlüğü tarafından kendiliğinden 30 gün süreli ve tahliye ihtarını taşıyan 13 örnek ödeme emri düzenlenip borçluya tebliğ edilmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı ve davacıya tahliye isteme hakkı vermeyeceği-
Davacının davasını, ödeme emrinin 04/02/2015 tarihinde tebliğ edilmesine göre otuz günlük ödeme süresi geçtikten sonra dava açma süresi olan altı aylık sürenin geçirilmesinden sonra 15/09/2015 tarihinde açtığı, bu durumda mahkemece, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Temerrüt gerçekleştikten sonra icra dairesinde ödeme taahhüdünde bulunulmuş olmasının, kiranın yenilendiği anlamına gelmeyeceği, öte yandan ödeme emrinde 30 gün içerisinde borcun ödenmemesi halinde icra mahkemesinde tahliye davası açılabileceği ihtarının yer aldığı, bu ihtar sonrasında İİK.nun 269/a maddesi uyarınca icra mahkemesinde, temerrüt nedeniyle tahliye davası açıldığı, bu durumda geçerli bir tahliye ihtarından sonra ödeme emrinde verilen yasal 30 günlük süre içerisinde borç ödenmediğinden, davalının temerrüdünün gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği, mahkemece bu nedenle davanın kabulü ile kiralanın tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-
HMK'nun 4. maddesi ile sulh hukuk mahkemesinin görev alanı tanımlanırken 4/a fıkrasında ilamsız icra yoluyla tahliyeye ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu olan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara sulh hukuk mahkemesi tarafından bakılacağının belirtildiği, bu düzenlemeye göre de İİK'nun 269 ve devamı maddeleri gereğince icra mahkemesinde açılacak davaların istisna olarak gösterildiği, bunun dışındaki kira sözleşmesinden kaynaklanan davalar yönünden sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğunun düzenlendiği-
Davacının, 26.08.2015 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile, ödenmediğini iddia ettiği kira bedellerinin tahsilini istediği; yasal ödeme süreli ödeme emrinin davalı borçluya 28.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak, İİK'nun 269/a maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315.maddesi gereğince otuz günlük ödeme süresinin dolması beklenmeden tahliye davasının 08.09.2015 tarihinde açıldığı, bu haliyle, davacı tarafından ödeme süresi beklenmeden İcra Mahkemesinden tahliye isteminde bulunulamayacağından mahkemece tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı kiracının, kira ilişkisinden doğan edimlerini kendi kiralayanına karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu, davacı tarafından da, davalıya iktisaptan sonra kira bedellerinin kendisine ödenmesi hususunda ihtar gönderilmediği anlaşıldığından, davalı kiracı tarafından önceki malik kiralayana yapılan ödemeler geçerli olup, davalının ödediği miktar kadar borcundan kurtulacağı, davalı kiracı ile dava dışı kiralayan arasında akdedilen 15.01.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde kira bedeli 330,00 TL olup, artış şartının öngörülmediği, davalı kiracının da dosyaya sunduğu banka sliplerinden kira bedelini sözleşmeye uygun olarak 400,00 TL ödediği anlaşıldığından, davalı kiracı tarafından eski malike yapılan ödemelere ilişkin ödeme belgeleri bankadan istenerek aylık 400 TL kira bedeline göre ödemeler üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-