Kesinleşen icra takibi sebebiyle kiralananın tahliyesine istemine ilişkin davada, davalının dava dilekçesinde açıklanan ve takip talepnamesinde belirtilen adresteki kiralanandan tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-
Takip talepnamesinde "tahliye" isteği bulunmadan İcra Müdürlüğü tarafından kendiliğinden ihtarlı ödeme emri düzenlenip borçluya tebliğ edilmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı ve davacıya tahliye isteme hakkı vermeyeceği-
Davalı, takibin dayanağı 24/09/1998 başlangıç tarihli kira sözleşmesindeki imzasını inkar etmediğinden İİK.nın 269/2. maddesi gereğince takip dayanağı sözleşmeyi kabul etmiş sayılıp, davalı tarafça imzası inkar edilmeyen takibe konu kira sözleşmesinin geçerli olduğunun kabulü gerekip, davalının kiracı olduğu kesinleşmiş olup takibin dayanağı yapılan kira bedelinin tespiti davasında da yeni malik olan takip alacaklısının taraf olmaması, takip ve dava açmasına engel olmadığından uyuşmazlığın esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kira sözleşmenin varlığını ispat külfetinin kiraya verene, kira bedelinin ödendiğini, mecurun usulünce tahliye edildiğini ispat külfetinin kiracıya ait olduğu-
Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük süreden sonra itiraz etmesi nedeniyle temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verilmiş ise de davalı borçlu tarafından ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna dair yerel mahkemenin dava dosyasının sonucunun beklenmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi için kararın bozulması gerekeceği-
İİK. mad. 269 uyarınca alacaklının ihtar müddetinin bitimi tarihini takip eden altı ay içerisinde icra mahkemesinden tahliye isteyebileceği; bu durumda davanın ihtar müddetini takip eden altı ay geçtikten sonra açıldığından süresinde olmadığı-
İtirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkin davada; mahkemece, 25.6.2015 tarihli kararın gerekçe kısmının son paragrafında; “…Borçlu kiracının borcu ödediğine ilişkin İİK 269/c maddesinde yazılı belgelerle ispatlayamadığından itirazın kaldırılmasına, takibin devamına, temerrüd sabit olduğundan İİK 269/a madde gereğince davalının dava konusu kiralanandan tahliyesine,..” karar verildiği belirtildikten sonra hüküm kısmında; davacının davasının kabulü ile taraflar arasındaki akdin feshine ,davalının mecurdan tahliyesine karar verildiği; hüküm kısmında itirazın kaldırılması istemine yönelik olarak ifadeye yer verilmemekle 6100 sayılı HMK 297/2 ve 298/2. maddeleri uyarınca kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki oluştuğundan kararın bozulmasının gerekeceği-
Davalı borçlunun takibe konu edilen kira alacaklarını davacı alacaklıya ödediğini yazılı belge ile kanıtlamak zorunda olduğu; bu nitelikte bir belge ibraz edilmediği gibi takip alacaklısı kiraya verenin savcılık ifade tutanaklarında da kendisini bağlayan bir ifadede bulunmadığından kesinleşen takip nedeniyle tahliye kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile red kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Ödeme emrinin iptaline ilişkin mahkeme kararı kesinleşmediğinden temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği-
Tahliye davalarında, sözleşmenin tarafı olan kiracının tahliyesinin istenebileceği, bu nedenle davacının yalnızca kiracı hakkında tahliye davası açması ve kiracının tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-