İlk Derece Mahkemesi kararı aleyhine alacaklı tarafından da katılma yoluyla istinaf yoluna başvurulduğu halde, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının istinaf yoluna başvuru dilekçesinin incelenmediği sadece borçlunun istinaf sebepleri incelendiği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının sair hususlar incelenmeksizin bozulması gerektiği-
Mahkeme ilamına karşı sadece "Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin dağıtımı yönünden" temyiz kanun yoluna başvurulması halinde, ilamda tapu iptal ve tescile yönelik kurulan hükmün temyiz edilmediğinden kesinleşmiş olduğu ve bu durumda ilamın esasına ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra bahse konu ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik alacak kalemleri için icra takibi başlatılmasında yasaya aykırı bir durum bulunmadığı-
İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm, geçerli istihkak iddiası bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olmakla ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan yeni hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalktığından, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı alacaklı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
İİK 308/b uyarınca açılan davanın, arabulucuya başvurulmadan anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davacı tarafça sunulan tutanağa göre anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak düzenlenmeden dava açıldığı açık olduğundan, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı- Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğinden, AAÜT 7/2 maddesine göre vekalet ücretine hükmedileceği- Karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesine göre hükmedilecek nisbi vekalet ücreti tarifenin 2. Kısmının 2. Bölümünde yazılı miktarı geçemeyeceği-
İlk Derece mahkemesince verilen hüküm ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalkmış olması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı üçüncü kişi vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
Zorunlu mali sorumluluk sigortacısı tarafından dava dışı zarar görene ödenen tazminatın davalı sigortalıdan rücuen tazminine-
Vekalet görevinin kötüye kullanılmasına ilişkin davalarda, ispat külfetinin davalılara ait olduğu- Bir davada ispat yükümlülüğü üzerine düşen tarafın, karşı tarafa yemin teklif edebileceği- Bu kural tersine çevrilerek, ispat yükümlülüğü üzerine düşmeyen tarafın, karşı tarafa yemin teklif etmesinin mümkün olmadığı-
FSEK'in 68/1 maddesi gereğince üç kat tazminat talep edilmesi halinde hakimin takdir hakkının bulunmadığı, davacı tarafın müterafık kusurunun bulunması halinde tazminatta indirim yapılamayacağı- Davalı belediye tarafından 31.05.2010 tarihinde basımı yaptırılan Çocuklara Trafik Kazalarına Dur Diyelim kitapçığında 18 adet grafik resmin izinsiz kullanımının olduğunun tespitine, rayiç bedel 1.000 TL'den 18 adet eser için 18.000 TL'nin takdiren üç katı 54.000 TL' nin ve 7.500 TL manevi tazminatın 31.05.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı taraftan tahsiline karar verilmesi gerektiği-
İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş iken, Bölge Adliye Mahkemesince hukuki yarar yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiğinin belirtilmiş olması karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ret gerekçesinin değiştirildiği anlaşılmakla, HMK.'nun 353. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm kurması gerekirken, istinaf talebinin esastan reddine karar vermesinin doğru olmadığı- Dava konusu muhdesatların kadastro tespit gününden önce meydana getirildiğinin ve kadastro tespitinin kesinleşmesi ile dava tarihi arasında hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun belirlenmesi halinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verileceği, bu doğrultuda davaya konu muhdesatların kadastro tespitinden önce yapıldığının sabit olduğu, kadastro tespitinin ............ tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın da ............... tarihinde açıldığı dikkate alındığında, davanın 3402 sayılı Kanun’un 12/3.maddesi uyarınca hak düşürücü süreden reddi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince gerekçenin değiştirilerek, hukuki yarar yokluğundan ret kararı verilmesi gerektiğini belirtilmesinin isabetli olmadığı-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat istemi- Taraflar arasındaki inançlı işlem iddiasının toplanan deliller çerçevesinde değerlendirilmesi, inançlı işlem iddiası sabit görülür ise; 6098 sayılı TBK’nin 97. maddesi uyarınca varsa davacı tarafa borcunu mahkeme veznesine depo etmesi için usulüne uygun önel verilmesi ve davacı tarafın tutumuna göre bir karar verilmesi gerekirken, HMK’nin 353/1.a.6 maddesine aykırı olarak ‘kararın kesin olduğu’ndan bahisle karar verilip, dosya aslının yeniden görerek bir karar vermek üzere ilk derece mahkemesine, suretinin ise temyizen incelenmek üzere Daireye gönderilmesine karar verilemeyeceği