HMK 353/1-a'da 6 bent hâlinde sayılan hâllerde istinaf mahkemesinin verdiği esası incelemeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararlarının kesin olduğu, temyiz edilemeyeceği- "Bu madde gereğince kesin karardan bahsedilebilmesi için bölge adliye mahkemesinin işin esasına girmemesi gerektiği, somut olayda bölge adliye mahkemesince işin esasına girilerek tartışma yapıldığı, bu nedenle bölge adliye mahkemesi kararının kesin nitelikte olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Bölge adliye mahkemesince, davalı tarafın ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabul edilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılarak, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği- Bu husus göz ardı edilerek ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde; sadece ilk derece mahkemesince verilen ek kararın kaldırılmasına karar verilmesiyle yetinilerek, esas hakkında yeniden karar verilmemiş olmasının, usul ve kanuna aykırı olduğu-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan çelişkinin tek başına bozma sebebi olduğu- Bölge adliye mahkemesince istinaf edilen bütün hususlarla ilgili yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, kanunun açık hükmüne aykırı olacak şekilde “Karşı davanın REDDİNE, Asıl davanın KABULÜNE” denilip ilk derece mahkemesinin hüküm bölümünün bir kısmının muhafaza edilerek, sadece düzeltilmesine karar verilen kısımla ilgili hüküm kurulması ve boşanmaya ilişkin taraf bilgilerini de içerecek şekilde yeniden hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması halinde başvurunun esastan reddine karar verilebileceği, buna karşın yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği-
Davacı, mirasbırakandan alacaklı olduğunu, mirasçı davalının mirasbırakanın ölümünden sonra terekedeki malvarlığını kendi adına intikal ettirdiğini ve taşınmazları üçüncü kişilere sattığını, bu suretle tereke malını benimsediğini ileri sürerek, mirasçı tarafından “hasımlı” olarak açılan dava sonucunda alınan “mirasın hükmen reddine ilişkin kararın iptalini talep ettiğine göre; isteğin, Türk Medeni Kanununun 617. maddesinde yer alan “reddin iptali” değil, terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin kesinleşmiş kararın yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması niteliğinde olduğu- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 378. maddesi uyarınca, kararı veren mahkemenin, yargılamanın iadesi davasında görevli olduğu, o halde, görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması (HMK m. 115/1) gerektiğinden bölge adliye mahkemesince HMK'nın 353 (1)-3 maddesi gereğince karar verilmesi gerekirken esasa yönelik istinaf itirazlarının incelenerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bölge adliye mahkemesince; gerekçesinde hata olduğu değerlendirilen ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; bu husus gözardı edilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasının, usul ve kanuna aykırı olduğu-
Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak hüküm mahkemesi sıfatıyla yeniden esas hakkında hüküm kurulmakla ilk derece mahkemesi kararının hukukî varlığını kaybetmiş olduğu- Bölge adliye mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına uyulmakla yapılan yargılama ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi mahiyetinde olmadığı ve Özel Daire bozma ilamına uyan bölge adliye mahkemesince uyulan bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, hayatiyetini kaybetmiş ilk derece mahkemesi kararı ile ilgili istinaf incelemesi yapılarak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Marka hakkına tecavüz ve tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece, dava dosyasının işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf mahkemesince istinaf başvurusu esastan reddedildiği, verilen kararda bir isabetsizliğin bulunmadığı-
İlk Derece Mahkemesince şirketin sınırlı olarak ihyasına karar verilmesine rağmen, davalı tasfiye memurunun istinaf kanun yolu başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle sınırlamanın kaldırılarak ihya kararı verilmesinin, kanuna aykırı olup bu yönden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmekte ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasının gerektiği-
İhalenin feshi davası şikayet niteliğinde olup ön inceleme yapılmadan tahkikat aşamasına geçilmesinin mümküm olduğu-