Somut olayın incelenmesinde, yerel mahke­menin iş arama izin ücretinin reddine ilişkin kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dolayısıyla davalılar yararına bu yönde usuli kazanılmış hak oluştuğu, Özel Dairenin hakkında hiçbir he­saplama yapılmaksızın reddine karar verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olan iş arama izin ücreti konusunda hesaplama yönteminin yanlışlığı konusunda bozmasının açıkça maddi bir hataya dayalı olduğu anla­şılmaktadır. Açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle iş arama izin ücretinin reddine ilişkin, kararın kesinleşmiş bulunması karşısında Özel Dai­renin bozma ilamının maddi hataya dayalı olduğu anlaşıldığından usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
Yoklama memurlarınca tutulan söz konusu tutanakta davacının Kocamustafapaşa işyerinde 13.09.2005 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin tespitin davacı tarafından da imzalandığı, yazılı delil niteliğindeki bu belgenin aksinin ancak eş değerdeki belgelerle ispatlanması gerektiği-
Mahkemenin ilk kararında, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olmayıp, avukatlık ücret sözleşmesi olduğu kabul edildiği halde; Özel Dairenin ilk bozma kararında bu ilişki “hizmet sözleşmesi” olarak nitelendirilmiş; mahkemenin görevi de buna göre tayin edilmiş ve mahkemece de bozma ilamına uyulmak sureti ile bu nitelendirme kabul edilerek, işin esası yönünden karar verilmiştir. Özel Dairenin taraflar arasındaki ilişkiyi hizmet sözleşmesi olduğuna ilişkin tespiti, hem Özel Daireyi hem de bu hükme uyan mahkemeyi bağlayıcı niteliktedir. Diğer taraftan, mahkemece uyma kararı verilmek sureti ile Yargıtay’ın bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hakkın doğacağı ve artık bu hakka herkesin olduğu gibi Yargıtay Dairesinin de uyması gerekeceği-
Kurulacak hükümde, ana taşınmazın yönetim kurulu başkanı veya yöneticisi hakkında kat maliklerini temsilen karar verildiğinin açıkça belirtilmesi ve hüküm sonucunun da buna göre kurulmasının gerekeceği-
Asıl işveren, alt işveren ile birlikte iş güvenliği önlemlerinin alınmasından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan, davaya konu kaza nedeniyle meydana gelen zarardan da davalı asıl işveren şirket ile dava dışı taşıma şirketi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu-
2822 sayılı Kanunun 15. maddesinde yer verilen “Yargıtay’ca ... kesin karara bağlanır.” hükmü ile yasa koyucunun burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına işaret edildiği-
Pozisyon değişikliklerinin uygulamada birliği sağlamak amacı ile topluca yapılacağı, ilerde bu konuda bir uygulama yapılırsa yeniden talepte bulunabileceği bildirilmiş olup anılan talep normatif bir düzenleme gerektirdiğinden mahkeme kararı ile bu düzenleme yapılamayacağından, mahkemenin davacının tekniker sayılmasından kaynaklanan fark alacaklara hükmetmesinin hatalı olduğu-
Yıllık ücretli izin alacağı geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmediğinden yasal faize hükmedilmesinin gerekeceği-
Takdiri delillerle, tanık anlatımları ile fazla çalışmanın varlığının kabulü halinde fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme bulunmamakla birlikte bir işçinin hastalanmadan, mazeret veya yıllık izin kullanmadan sürekli olarak fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan indirim yapılması gerektiğinin istikrarlı uygulama halini aldığı-