Uyuşmazlık, İcra İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasındaki fahiş farkın bulunduğu, tasarrufun hacizden itibaren geriye doğru iki sene içerisinde yapılmış olduğu, taşınmazı devredenin devralanın kuzeni olduğu, tarafların bu nedenle bu taşınmazları devreden ve devralan davalıların alacaklıya zarar verme kastı ile hareket ettiği, taşınmazın dış kapı zilinde " ..." isminin yazılı olduğunun tespit edildiği gerekçesi ile tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Haciz tutanaklarının İİK'nın 105 inci maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu- Yargılama sırasında takip konusu borcun ödenmiş olmasından ötürü davanın konusuz kaldığı, dolayısıyla karar verilmesine yer olmadığı-
Dava konusu ipoteğin ilk olarak 10.03.2009 tarihinde tesis edildiği ve borçlu şirketin taşınmazı ipotekle yükümlü olarak satın aldığı, daha sonra davacı alacaklı ile anlaşarak bu ipoteği teminat olarak verdiği çek karşılığı kaldırıldığı, çek bedelinin ödenmemesi üzerine bu kez 08.02.2016 tarihinde yeniden ipotek tesis edildiği, bu hali ile İİK'nın 280/1. maddesinin uygulanma imkanının olmadığı-
Haciz tutanağında hacze kabil mal bulunmadığına dair tutanak tutulduğu ve aciz halinin gerçekleştiği, borçlunun taşınmazını temsilcisi olduğu davalı 3. kişi şirkete devrettiği anlaşıldığından tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Davaya konu onbeş adet ticari nitelikteki bilirkişi tarafından tasarruf tarihindeki belirlenen 3.765.000,00 TL değerindeki araçların bir günde yapılan devrinin İİK 280/son maddesi kapsamına giren bir devir olduğu, bunun dışında davalı 3. kişi konumundaki X şirketinin önemli ortağı olan M'nin tasarruf tarihlerindeki eşi D'nin borçlu Y şirketinin yüzde elli ortağı olup, davacı alacaklı şirket ve davalı şirketlerin kendi aralarında önceye dayalı ticari iş ve alacaklarının bulunduğu, bu kadar çok sayıdaki rehinli aracın bir günde aynı tarafa devrinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğu-
Dördüncü kişinin kötüniyetli olduğunun yani İİK'nun 280/1 hükmü gereğince davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun ispatlanamadığının anlaşılmasına göre davanın reddine ilişkin olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Devredilen dava konusu fabrika binası ve arsasının İİK 280/3 hükmüne göre ticari işletme devri niteliğinde olduğu-
Borçlunun eski eşi olan üçüncü kişinin davalı borçlunun amacını ve ekonomik durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğu, İİK m. 280/1 kapsamında aralarındaki tasarrufun iptale tabi olduğu- Davanın açılmasından önce dava konusu taşınmazın davalı üçüncü kişi tarafından, tekrar borçluya devredilmiş olması durumunda davalı üçüncü kişi hakkındaki davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerektiği- Daha düşük değerde olan takibe konu alacak toplam değeri üzerinden harç ve vekalet ücreti alınması gerekirken, daha yüksek olan, taşınmazın tasarruf tarihindeki rayiç değeri üzerinden harç ve vekalet ücreti alınmak suretiyle daha fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
4. HD. 14.02.2024 T. E: 2021/20417, K: 1535