Davalı borçlu dava konusu edilen taşınmazı devrettikten sonra taşınmazda oturmaya devam etmişse de, 17.08.2018 tarihinde taşınmazı devralan 3. kişi davalı H. O. ile davalı borçlunun eşi S. S.arasında kira sözleşmesinin düzenlendiğinin, 18.07.2018 tarihinde S.S.' nin H. A.Ş. hesabından davalı H. O.'nun hesabına 13.200,00 TL 1 yıllık kira açıklamasıyla ödeme yaptığının ve ödeme tarihinin davacının icra takibinde 16.08.2018 tarihinde yaptığı hacizden önce olduğu anlaşıldığından "davanın reddine" ilişkin kararda usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı-
Kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, davalı borçlu M. A’ın müteahhit olduğu, davalı 3. kişi A. Ç.’in eşi Y. Ç.’in ise gazetede çalışan reklamcı olduğu, davalı borçlu ile bu nedenle bir reklam işi için tanıştıkları anlaşılmış olup davanın kabulü için yalnızca bu şekilde bir tanışıklık yeterli olmayıp, bunun dışında davalı 3. kişi A. Ç.’in davalı borçlu M. A. ile yakın olduğu yada İİK’nun 280/1. maddesi gereğince borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Dava konusu gayrimenkulün gerçek değeri ile tapuda gösterilen değeri arasında bedel farkının olduğunun anlaşılmasına, gerçek değerinin de ödendiğinin ispat edilememiş olmasına, davalılar arasında arkadaşlık ilişkisi olduğunun da beyan edilmiş olmasına, davalılar arasındaki tasarrufun İİK 278/2 ve İİK 280/1 hükmü gereğince iptal tabi olmasına göre mahkemece "davanın kabulüne" dair verilmiş olan kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında ve BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan danışıklı işlemin iptaline ilişkin davada, asıl amacın alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK 283/1. maddesi doğrudan, BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak, iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği, öte yandan muvazalı işlemin tesbiti aslında muvaazaya dayalı işlemin iptalini de kapsamakta olduğu- 1942 doğumlu ve herhangi bir işi olmayan, yetim aylığı alan davalı ...’un 5.300.000,00 TL değerindeki bir fabrika binasını, satın alıp borçlu şirkete kiraya vermesi, daha sonra da dördüncü kişi firmanın 2012 yılı Haziran ayında aldığı ihale nedeni ile acil ihtiyacı olan dava konusu fabrika binası ve depolarını, tapuda satın almadan yaklaşık 2 ... öncesinden başlamak üzere, teminat dahi almadan davalı üçüncü kişiye ödemeler yapması hayat deneyimlerine uygun olmadığı gibi yapılan her iki satışında mal kaçırma amacı ile yapıldığı muvazaalı olduğunun kabulü gerekeceği-
Dava konusu aracın, 23.10.2018 tarihinde resmi noter senedi ile 230.000,00 TL karşılığında davalı 3. kişi E. Ç.yan'a devredilmiş, bilirkişi tarafından aracın piyasa rayiç değerinin de 230.000,00 TL olduğu belirlenmiş, bu tarihte kasko değerinin de 270.761,00 TL olduğunun anlaşıldığı; bu haliyle dava konusu aracın noter devir bedeli ile gerçek değeri arasında mislini aşan bedel farkının oluşmamış olduğu- İİK.nun 280. maddesine göre kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davalı borçlu ile davalı 3.kişi E. Ç.yan ve 4.kişi N. K. arasında akrabalık bağı, iş ortaklığı, arkadaşlık gibi kötü niyeti gösterir bir durum da kanıtlanamadığı gibi, dava konusu aracın davacıya devredilmesi yerine kısa zaman dilimi içerisinde birden fazla kez satış görmesi de yapılan tasarrufların iptali için gerekçe olamayacağı-
İİK.nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs tarafından üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışının istenebileceği- Aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişi aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebileceği- Çünkü dava şartlarından birisi de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gerektiği- Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmesi gerektiği- Bu nedenledir ki 3. kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerekeceği- Eğer gerçek bir borç yoksa alacak da söz konusu olamayacağından iptal davasının dinlenmesi mümkün olmayacağı-
Tasarrufun iptali davasında istemin bedele dönüşmesi halinde bedel üzerinden faiz yürütülmesinin mümkün olmadığı- Davalı borçlunun alacaklıdan mal kaçırma kastı ile davalı üçüncü kişiye menkulleri düşük bedelle devrettiği, borçlu ile aynı işkolunda (tekstil) faaliyet gösteren ve aralarında önceye dayalı ticaret bulunan davalı üçüncü kişinin borçlunun borca batık olduğunu ve mal kaçırma kastını bilen kişilerden olduğu, İİK 280'deki iptal şartlarının oluştuğundan tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği- Davaya ve alacağa dayanak teşkil eden fatura yönünden istemin 5 yıllık süre hak düşürücü süreden reddi gerektiği- İptal davalarında üçüncü kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği- Aynı menkul mallara ilişkin önceki iptal davasında rayiç piyasa değeri konusunda verilen karar kesinleştiğinden, menkul malların belirlenen bu gerçek değeri üzerinden karar verilmesinin isabetli olduğu- Davalı lehine hesaplanan vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya  verilmesine karar verilmesi gerekirken sehven, davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 3.kişinin İİK'nun 96 vd. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak davası ile alacaklının İİK'nun 97/17. maddesine dayalı karşı dava olarak açtığı tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra İflas Kanu'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
İvazlar arasında önemli oransızlık olmadığı, davalıya yapılan satışın borcun doğumundan önce yapıldığı gerekçesi ile mahkemece "tasarrufun iptaline" karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-