Davalıların tasarruf tarihinde bankadan çektikleri ve bankaya yatırdıkları paralara ilişkin olarak dosyaya sunulan dekontların da dikkate alınması ile (aynı banka şubesinde aynı saat ve dakika içinde yapılan işlemde saniye farklarının makul görülmesi ile), dava konusu taşınmazların tasarruf tarihindeki rayiç değeri ile tapuda gösterilen değeri arasında İİK.'nin 278/2. maddesi gereğince mislini aşan fark bulunmamasına ve davacı tarafından İİK.'nin 280/1. maddesi kapsamında davalı üçüncü kişi şirketin diğer davalı borçlunun mal kaçırma ve alacaklısına zarar verme kastını bildiği ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunu ispatlayamamasına göre usul ve kanuna uygun olduğu-
Davalı borçlu şirket ile araçların devredildiği davalı 3. kişi şirketin faaliyet alanlarının aynı olması, ticaret siciline kayıtlı adreslerinin aynı yerde bulunması ve davacı tarafından davalı borçlular hakkında yapılan icra takibinde borçlu şirketin ticaret siciline kayıtlı adresinde 28.03.2018 tarihinde yapılan hacizde borçlunun taşınıp gittiği bu adreste davalı 3. kişi şirketin vergi levhasının bulunduğunun tespit edilmesi dikkate alındığında, davalı 3. kişi şirketin İİK'nun 280/1. maddesi kapsamında davalı borçluların mali durumu ile alacaklılarını ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğunun anlaşılmasına göre "davanın kabulüne" ilişkin kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
Davalı borçlu şirket dava konusu edilen aynı yerdeki 6 adet taşınmazını aynı gün aynı tapu devir senedi ile diğer davalı 3. kişi şirkete devretmiş olup, bu hususun İİK'nun 280/son maddesi gereğince ticari işletmenin mühim kısmını devir niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece verilen "davanın kabulüne" ilişkin kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
Dava konusu taşınmazları devralan davalı 3.kişi M. Y. ; davalı borçlu R.G.' nin kardeşinin eşi, daha sonra ondan devralan davalı 4.kişi R.Y. ise, davalı 3.kişi M.Y.' nin kardeşinin oğlu olduğundan İİK'nun 280/1 maddesi gereğince borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğunun anlaşılmasına ve aksinin de ispatlanamamasına "davacının kabulüne" ilişkin kararın göre usul ve kanuna uygun olduğu-
İİK.nun 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı-Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denildiği- Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü veya ondan sonraki kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlı olduğu ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesinin bunların kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlı olduğu-
İİK'nun 278/3 maddesi gereğince borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine düzenlediği ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin batıl olmasına ve taşınmazların devredildiği davalılardan birinin davalı borçlunun kızı, davalılardan diğeri ise oğlu olduğundan, İİK'nun 280/1. maddesi gereğince, davalı üçüncü kişilerin davalı borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.'nin 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki rayiç değeri ile tapuda gösterilen değeri arasında İİK 278/1-2. maddesi gereğince mislini aşan fark bulunmamasına ve davacı tarafından İİK 280. maddesi kapsamında davalı 3. kişi H.C.'nin diğer davalı borçlu H.G.' nin mal kaçırma ve alacaklısına zarar verme kastını bildiği ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunu ispatlayamamasına göre "davanın reddine" dair kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
Davalı V. hakkında yapılan inceleme ve araştırmanın da hüküm kurmaya yeterli olmadığı- Hükmüne uyulan bozma ilamında V.' nin , Kınalıada gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulması gereğine işaret edilmiş olmasına rağmen bu konuda da hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı- Davacı tanıklarından belirtilen hususlara yönelik beyanları sorulmadan, davalı V.L.'nin , Kınalıada’ da başkaca taşınmazı olup olmadığı, yakınlarının yaşayıp yaşamadığı gibi taşınmaz ve borçlu hakkında bilgi sahibi olmasına etki edecek unsurlar üzerinde durulmadan bu davalı hakkında eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetli olmadığı-
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...