Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; alacağı kambiyo senedinden kaynaklanan davacının kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takip yapmak zorunda olmadığı, genel iflas yoluyla da takip yapabileceği, davalının talebinin İİK 'nın 155. maddesine dayalı iflas talebine ilişkin olduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, davalıya gönderilen depo emrine rağmen davalı tarafça borcun depo edilmediği gerekçesiyle, davalı şirketin iflasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının alacaklı bulunduğu ve talebine esas olan Antalya 1. İcra Müdürlüğü'nün .....sayılı icra takibine konu ..... Mahkemesinin .......sayılı ilamının henüz kesinleşmemekle birlikte davanın açılması için bu mahkeme kararının kesinleşmesine gerek bulunmadığı, takip konusu alacağın borçlu olan davalı tarafından ödenmediği, davalı temsilcinin duruşmada, borcun bir kısmını ödedikleri, geri kalan kısmı da ödeyeceklerine dair savunmasına, davacı tarafın bu savunmanın davanın uzatılmasına yönelik olduğu ve borcun tamamının ödenmediğini bildirilmesi karşısında, davalının doğrudan doğruya iflas koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı şirketin iflasına dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece, iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamından; doğrudan doğruya iflas talebi ile açılan iflas davasında yargılama sırasında borçluya borcunu faiz ve masrafları ile birlikte ödemesini bildiren bir depo kararı verilmesine gerek olmadığı, davalı borçlunun alınan savunmasında ödeme gücünün bulunmadığını bildirdiği, borçlu şirket hakkında ilama dayalı alacak için başlatılan icra takiplerinde borcun ödenmediği, alacaklı davacının ilama dayalı alacak için süresinde ve usulüne uygun biçimde dava açtığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının iflasına dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
İtirazın kaldırılması ve iflas istemi-
Takipli iflas davası açılabilmesi için icra takibinin kesinleşmiş olmasının ön koşul olduğu- Davalı şirkete yapılan iflas ödeme emri tebligatı “ aynı konutta çalışan A. D.’a tebliğ edildiği belirtilmiş ise de şirket yetkilisinin tebligatın yapıldığı sırada nerede olduğu tespit edilerek tebligat mazbatasına yazılmadığından söz konusu tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Ancak davalı şirket vekilinin 08.12.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile borca itiraz edildiği halde tebligatın usulsüzlüğünden bahsedilmediği gibi bu yönde icra mahkemesine şikayet başvurusunun da bulunduğundan bahsedilmemiş olduğu- Tebligat Kanununun 32. maddesi usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabın tebligatı öğrenmesi halinde usulsüz tebligatın geçerli hale geleceğine amir olduğu- Davalı tarafın tebliğe haberdar olmasına rağmen bu yönde şikayet başvurusunun olmaması nedeniyle tebligat mazbatası üstündeki tarihin iflas ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak kabulünün gerekeceği-
Yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak davacı şirketin maliki olduğu taşınmazın satışının borca batıklığa etkisi, satış bedelinin ne şekilde kullanıldığı, erteleme isteminde bulunan şirketin yargılama sırasında taşınmaz satın almasının nedenleri ve bunun borca batıklığa etkisinin irdelendiği denetime elverişli rapor alınarak şirketin gerçek anlamda borca batık durumda olup olmadığının tespiti, borca batık olduğunun belirlenmesinden sonra ise sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı, yargılama aşamasında, sunulan projedeki hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı hususlarında yeni oluşturulacak bilirkişi kurulundan açıklamalı ve denetime elverişli ek rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
İflası talep edilen ve tasfiye halinde olan davalı-borçlu kooperatifin, temsile yetkili tasfiye kurulu üye veya üyelerine maddede belirtilen şekilde herhangi bir tebligat çıkarılmadığı ve bu kişilerin dinlenmediği anlaşılmış olduğundan, mahkemece anılan madde uyarınca, davalı kooperatif temsilcisinin dinlenilmek üzere mahkemeye çağrılması için meşruhatlı davetiye çıkarılması, davetiyeye uyarak gelmesi halinde dinlenmesi gerekmesine rağmen, bu usule uyulmadan, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Kararların takibe konulması için kesinleşmesine gerek olmadığı; bu nedenle kesinleşmeyen kararın iflas takibine konulmasının mümkün olduğu- İflas takibine konu edilen kararın bozulması halinde takibin hükmünü yitirmeyeceği; bu durumda mahkemece iflas takibine konu kararın verildiği dosyanın sonucunun işbu dava için bekletici mesele yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, takibe dayanak ilamın bozulması gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK. mad. 165 uyarınca, iflas davalarında karar verildikten sonra davadan feragat edilmesi mümkün değil ise de, taraflarca iflas kararına esas borcun davalı tarafından karar tarihinden önce ödendiği beyan edildiğinden, bu beyanlar üzerinde durularak, ödemeye ilişkin belge ve delillerin değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, doğrudan doğruya iflas davası olmakla birlikte, davacının taraf sundukları iyileştirme projesi dikkate alınarak iflasın ertelenmesini istediği- Doğrudan doğruya iflas davaları HMK'nın 382/f-2. maddesi gereğince çekişmesiz yargı işlerinden olduğundan, çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararların, şekli anlamda kesinleşse de HMK'nın 388. maddesi gereğince maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği; bu nedenle aynı konuda yeniden dava açılabileceği-