Borçlunun iflâsa tâbi olup olmadığı hususunun re'sen mahkemece araştırılması gerekeceği; çünkü iflâs yoluyla takibin sadece tacirlere hasredilmiş olduğu, istisnalar haricinde tacir olmayan kişinin iflâsına hükmedilemeyeceği; bir işletmeyi işleten kişinin "tacir" mi yoksa "esnaf" mı olduğu konusunda çıkacak uyuşmazlığın Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılmış bulunan 15.1.1986 tarih ve 86-10313 sayılı Kararname hükümlerine göre saptanması gerekeceği–
Alacaklının istemi üzerine borçlunun doğrudan doğruya iflâsına karar verilmesinden sonra, alacaklının davasından feragat etmesinin verilen iflâs kararına etkili olmayacağı–
İİK. 177/II-4'e dayalı iflâs talebinde, "depo emri"ne gerek bulunmadığı–
"İlam niteliğindeki belge"lere dayanılarak, İİK. 177/II-4 uyarınca iflas davası açılamayacağı–
Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü "davalının iki yıldan beri kesinleşen takibe konu olan borcunu ödemediği, aciz halinde bulunduğu"na ilişkin iddialarının -davacı banka dilekçesinde açıkça bu hususa deyinmemiş dahi olsa (HUMK. mad. 76, şimdi; HMK. mad. 33)- İİK.nun 177/II-2. maddesinde öngörülen "ödemelerin tatili" niteliğinde olup olmadığının mahkemece re'sen araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği–
Alacaklının talebi üzerine, doğrudan doğruya borçlunun iflâsına karar verilebilmesi için, iflâsın talebinin İİK. 166/II'deki usule göre ilan edilmesinin zorunlu olduğu–