Tebliğin usulsüz olduğuna karar verildiğinde, tebliğ tarihinin borçlunun öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarih olarak düzeltilmesi gerektiği- Borçlunun “il dışında olduğu” tespiti yapılmış olup, muhatabın tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceği belirlenmediğinden Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesine göre tebliğin usulsüz olduğu-
3. kişi şirkete maaş haczi müzekkeresi tebligatı"işyerinin daimi çalışanına “tebliğ edilmişse de, Tebligat Kanunu. mad. 12 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 21. maddesinde belirtildiği şekilde, evrakı almaya yetkili bir kişinin olup olmadığı araştırılmaksızın ve yetkili kişi yok ise bu husus tebliğ evrakına şerh edilmeksizin tebliğ işlemi gerçekleştiğinden yapılan tebligatın usulsüz olduğu-
Tebligat Kanunu’nun 21/I maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihinin “2 numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih” olduğu- “Borçluların adreste bulunmadığı”nın kim tarafından ifade edildiğinin belirtilmeden yapılan tebligatların Tebligat Kanunu’nun 21/I ve yönetmeliğin 30 ve 35/I maddelerine aykırı sayılacağı-
Tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu'nun 13. maddesindeki şekle uygun yapılmamış olması nedeniyle usulsüz olduğu-
Ödeme emrinin ilk olarak borçlunun bilinen adresine tebliğe çıkarılması, tebligatın iade edilmesi üzerine aynı adres olan mernis adresine tebligatın yapılması, tebliğ evrakında sadece adresin başında mernis adresi ibarelerinin yazılı olması, bu şerh dışında tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Kanunu’nun 23/I-8 ve Yönetmeliğin 16/2 maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu” belirtilerek, bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat verilmeden yapılan tebligatın tebligat kanun ve yönetmeliğin adı geçen hükümlerine aykırı sayılacağı-
Tebligatın muhattabın en son adresinde yapılacağı; “bilinen en son adres”in tebigata elverişli olmadığının anlaşılması ve tebligat yapılamaması halinde, muhattabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yerinin bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın bu adrese yapılacağı-
Tebligat kanununun 21. maddesinin iki hali birlikte düzenlemekte olduğu; bunlardan birisinin “ aderse bulunmama”, diğerinin ise “ tebellülden itina” olduğu- Muhattap yerine kendisine haber verilen komşunun muhattaba tebliğ işlemini haber verip vermemesini tebligatın geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, kaldı ki tebliğ evrakının bir suretinin muhattabın kapısına yapıştırılmış olması nedeniyle, muhattabın bu şekilde tebligatı öğrenmiş olduğunun kabul edildiği, öte yandan haber verilen komşunun muhattaba bilgi vermemesinin kendisinin cezai veya hukuki sorumluluğunu doğuracağı-
Şikayetçinin “ödeme emri tebligatının boşandığı eşine ait adresine tebliğ edildiği, eski eşi ile birlikte oturmadığı için usulsüz olduğunu” iddia ettiği mahkemece “borçlunun haciz nedeniyle takipten haberdar olduğu ve şikayetin süresinde olmadığı” gerekçesiyle verdiği ret kararının isabetli olmadığı, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihinden önce tebligattan haberdar olduğuna ilişkin dosyada bir işlem bulunmadığından, mahkemece tebliğ tarihinde tebligatı alan şahsın borçlu ile aynı konutta oturup oturmadığının kolluk marifetiyle araştırılması gerekeceği-
Borçlu adına gönderilen satış ilanının borçlunun Mernis adresinde, borçlunun geçici olarak işe gittiğinin komşusuna sorularak tespiti üzerine, tebliğ evrakının muhtara teslim edildiği, 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırılıp komşusuna haber verildiği belirtilerek şerh verilmek suretiyle 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre tebliğe çalışıldığı, ancak muhatabın tevziat saatinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin ve haber verilen komşunun ad ve soyadının, en azından belirlemeye yönelik özelliklerinin tebligat mazbatasında tespit edilmediği anlaşıldığından tebligatın usulsüz olduğu-
Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair başvurunun 7 günlük süreye bağlı olup bu sürenin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı ve hak düşürücü süre niteliğinde olduğu-