Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağının İİK. mad. 16 olduğu, bu yöndeki şikayetin aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca “usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren” 7 günlük süre içinde yapılması gerekeceği; öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından;şikayetçi borçlunun ‘bildirdiği tarihin esas olduğu’, bu tarihin aksinin ancak karşı tarafça yazılı belge ile ispat edilebileceği; beyan edilen öğrenme tarihinin aksinin tanıkla ispat edilemeyeceği-
Tebligatın, muhatabın bilinen en son adresine yapılacağı; bu adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanının ,muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgelerin esas alınacağı – Bilinen en son adrese gönderilen tebligatın iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, tebligat kanununun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekeceği-
"Gecikmiş itiraz" başvurusunda bulunabilmek için, her şeyden önce usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir tebligat evrakının bulunması gerekeceği- Komşudan, "muhatabın nerede olduğu, tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği" sorularak tevsik edilmediğinden, tebligatın bu hali ile, Tebligat Kanununun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu- Mahkemeye yapılan başvurda "gecikmiş itiraz"dan bahse bile, HMK. mad. 33 uyarınca, hakimin yapılan başvurunun, Teb. K. mad. 32'ye dayalı usulsüz tebligat şikayeti olduğunun kabulü gerekeceği-
Ittıla tarihinin, şikayet dilekçesinde yer alan tarihten sonraya ait bir tarih olduğu düşünülemeyeceğine göre, borçlunun usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin şikayet dilekçesi tarihi olduğu kabul edilerek, mahkemece Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca 89/1 haciz ihbarnamesinin tebligat tarihinin bu tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu tebligattan haberdar olduğu tarihi bildirdiği halde, İİK. mad. 16/1 'de öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra icra mahkemesine yaptığı başvuru süresinde olmadığından, istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği- Gecikmiş itiraz deyiminin dilekçede kullanması, HMK. mad. 33 uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olduğundan sonuca etkili olmayıp, başvurunun bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu-
Borçlu adına düzenlenen ödeme emri tebligat zarfı üzerine "mernis adresi" olduğu yazılarak tebliğe çıkarıldığı ve posta memuru tarafından T.K. mad. 21/2 'ye göre tebliğ işleminin yapıldığı görüldüğünden ödeme emri tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşıldığından dağıtıcının tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Tebligatta bilgisine başvurulan komşunun ismi alınmadan ve haber verilen komşu adı okunamayacak şekilde yazılarak tebliğ işlemi yapıldığından tebligatın usulsüz olduğu- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Tebligatta bilgisine başvurulan ve haber verilen komşunun ismi alınmadan tebliğ işlemi yapıldığından tebligatın usulsüz olduğu- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Mahkemece, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinde de bulunduğu gözetilerek öncelikle usulsüz tebligat şikayetinin incelenip, şikayet yerinde görülerek tebligat tarihinin düzeltilmesi ve buna göre başvurunun süresinde bulunması halinde, işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu Hazine vekil ile temsil edildiği halde, Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tüzüğün 15. maddesi ile Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri Ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olarak, ödeme emrinin vekil yerine mal müdürlüğü personeline yapıldığı anlaşılmış olup, tebligatları almaya yetkili olmayan personele yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu ve bir hukuki sonuç doğurmayacağı-