İlamda faiz hükmü kurulmamış olsa bile para alacağına ilişkin ilamlarda karar tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğinden, karar tarihinden itibaren faiz hesabı yaptırılmak sureti ile sonucuna göre şikayet hakkında karar verilmesi gerektiği-
Halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda, icra mahkemesince takdir yetkisinin duruşma yapmaktan yana kullanılması gerektiğinden, mahkemece şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlanarak karar verilmesi gerektiği- Şirket adına tebliği alan kişinin şirket yetkilisi olmadığı yönündeki iddia hakkında mahkemece herhangi bir araştırma yapılmamasının isabetsiz olduğu- Borçlunun, şikayet dilekçesinde ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmesi yeterli olup, ıttıla tarihinin bildirilmemiş olması şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği, borçlunun usulsüz tebliğ işleminden haberdar olma tarihinin mahkemece belirleneceği- Muhatabın, şikayet dilekçesinde, "öğrenme tarihi"ni bildirmemiş olması halinde, en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği-
Tebligat zarfında bilirkişi ücreti konusundaki ihtar ve meşruhata yer verilmediğinden şikayetçiye bilirkişi ücretini yatırması için usulüne uygun kesin süre verildiği kabul edilemeyeceği-
Avukatın satışın yapıldığı takip dosyasında borçlu şirket adına işlem yapmadığı sabit olduğundan, mahkemenin, davacı vekilinin dosyadan fotokopi almak suretiyle (satışa dair) tebligatın nasıl yapıldığından haberdar olduğu ancak buna rağmen tebligatın usulsüzlüğü itirazında bulunmadığı yönündeki gerekçesi yerinde olmadığı- Borçlu şirketin, tebligatta adı geçen isimli çalışanı olmadığı yönündeki iddia hakkında bir araştırma yapılmamasının isabetsiz olduğu, bu husus araştırılmadan taşınmaz satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği belirlenemeyeceği-
Mahkemece, tebliğ tarihi itibariyle borçlunun ve tebligatı alan kişinin nerede oturduklarının nüfus müdürlüğünden ve ilgili muhtarlıklardan sorularak ve gerektiğinde zabıta araştırması yapılmak suretiyle şikayetçinin tebligat yapılan adreste oturup oturmadığı, şayet oturuyorsa tebligatı alan ile aynı konutta yaşayıp yaşamadığı belirlendikten sonra, "tebliğ işleminin usulsüzlüğü"ne iilişkin bir karar verilmesi gerektiği-
Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içinde şikayet yolu ile tebliğin usulsüzlüğünü icra mahkemesine bildirmesi gerekeceği – Tebligatın usulsüz olması halinde muhatabın tebliğden haberdar olmuş olması halinde, tebligatın geçerli sayılacağı; muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olması ve mahkeme kararlarının dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı- Vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı- 
"Muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı" tebliğ memurunca tespit edilmeksizin, aynı çatı altında yaşayan kişiye yapılan tebligatın usulsüz olduğu- İflasın ertelenmesi davası açan borçlu şirket yönünden, atanmış olan şirketin kayyımına usulüne uygun satış ilanı tebliğ edilip edilmediğinin incelenmesi gerekeceği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan, ödeme emrinin tebliğine dair vekile çıkarılmış ve usule aykırı bir tebligat da bulunmadığına göre, asile yapılan tebligat yok hükmünde olup iptali gerekmekte ise de HMK'nın 26. maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak sonuca gidilmeli ve ödeme emri tebliğ tarihinin şikayet dilekçesinde belirtilen tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Usulsüz yapılan her tebliğin mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacağı- “Tebliğ işleminin usulsüzlüğü” iddiasının yasal dayanağının İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten 7 gün içinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu-