İcra emrinin «vekil» yerine «asil»e tebliğ edilmiş olmasına rağmen, vekil tarafından süresinde icra mahkemesine (tetkik merciine) borca itiraz sebeplerinin bildirilmiş olması halinde, «icra emrinin vekile tebliğ edilmemiş olması» nedeniyle, «icra iptaline» karar verilemeyeceği–
Tebligat Kanununun 17. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için «işyerinin borçluya ait olması» ve «tebligat yapılan kişinin de daimi memur veya müstahdem konumunda bulunması» gerektiği–
HUMK. 76’ya (şimdi; HMK. 33'e) göre hukuki nitelendirmeyi yapmak hakimin görevi olduğundan, dilekçede «gecikmiş itiraz»dan bahsedilmiş olmasının, uyuşmazlığın «usulsüz tebligat nedenine dayalı şikayet» olarak algılanıp çözüme kavuşturulmasına engel teşkil etmeyeceği–
«Ödeme emri», «icra emri», «tahliye emri» vs.nin borçluya usulsüz olarak tebliğ edildiğinin -yapılan şikayet sonucunda- anlaşılması halinde, icra mahkemesince (tetkik merciince); «ödeme emrinin» («icra emrinin», «tahliye emri»nin) veya «takibin» iptaline değil «tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği ..... tarih olarak kabulüne (düzeltilmesine)...» şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
Tebligat Kanununun 21 ve Tebligat Tüzüğü‘nün 28. maddesi uyarınca; muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek kişilerin hiçbirisi gösterilen adreste bulunmazsa; tebliğ memurunun bu kişilerin adreste bulunmama sebeplerini, bilmesi muhtemel konusu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, zabıta âbir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan kaçınmaları halinde bu durumu da tutanağa yazıp imzalamaları (imzalatmaları) gerekeceği, ayrıca, tebliğ sırasında hazır bulunmayan muhatapların, tevzi (dağıtım) saatlerinden sonra adrese geldiğinin (döndüğünün) beyan edilmesi halinde, bunun tebligat parçasına yazılıp imzalanması gerekeceği–
İlanen tebligat yapılabilmesi için «muhataba Teb. K. ve Teb. Tüz.’ne göre tebligat yapılamamış olması» «yapılan soruşturmaya rağmen ikametgahının meskeninin/işyerinin tesbit edilememiş olması» gerektiği–