Borçlunun takip dayanağı ilamdaki adresine çıkarılan tebligatın tebliğ edilmeden iade edilmesi halinde alacaklının (vekilinin) tebligat kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılmasına –İİK. 21/II uyarınca- isteyebileceği–
Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olmasının, ‘tebligatın usulsüzlüğüne’ ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği–
Tebligat davalının en son adresine çıkarılmadığı gibi zabıta araştırmaları da davalının bilinen adresinden araştırılmadığından bu tebligatın usulüne uygun olduğunun ve taraf teşkilinin sağlandığının söylenemeyeceği-
Usulsüz tebligat halinde mahkemece ‘ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi’ ile yetinilerek ayrıca ‘ödeme emri tebligatının iptaline de karar verilemeyeceği–
Hükmi şahıslara (tüzel kişilere) yönelik tebliğlerin bunların yetkili temsilcilerine, temsilciler birden fazla ise yalnız birine yapılabileceği (Teb. K. 12)–
Hükmi şahıslar adına kendilerine tebligat yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde, tebligatın orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği–
Tebligat Kanununda ‘adreste tebligat esası kabul edildiğinden tebligatın, tebliğ yapılacak gerçek veya tüzel kişinin bilinen en son adresinde yapılması gerçeği, ‘adres’ten kast edenin, bir kimsenin oturduğu veya çalıştığı yer olduğu bu nedenle ‘adres’ niteliğinde bulunmayan yerlere örneğin inşaat halindeki binalara tebligat yapılamayacağı–
Borçluya yapılan tebligatta ‘muhatabın tebliği sırasında o yerde bulunmadığına’ dair bir kayıt yer almaması halinde, yapılan tebligatın usulsüz olacağı–
Tebligatın usulsüz olarak yapılması halinde tebliğ işleminin mutlaka batıl olmayıp, tebliğ işleminin muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacağı–