Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulanmasına başlanılabilecek tarih, mal beyanında bulunma tarihi veya varsa takip kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenleriyle borçlunun şikayette hukuki yararının olduğu-
Ödeme emrinin borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresine tebliğe gönderildiği, ancak tebliğ memurunca tebliğ evrakının tebliğ edilemeden iade edildiği anlaşılmakta olup, borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresine Tebligat Kanununun 35.maddesine göre tebligat yapılmasında yasaya uymayan bir yön olmadığı-
Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih olup; tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlı olduğu-
Tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişiler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması gerektiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasından tespit edildiği takdirde tebligatın, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı-
Avukatlık Kanunu’nun 41., Tebligat Kanunu’nun 11. ve HMK’nun 73. maddesi gereğince; vekille takip edilen dava ve takiplerde her türlü tebligatın vekile yapılması gerekeceği-
"Tebliğ evrakı kime tebliğ edilmişse onun imzası ile tebliğ memurunun adı soyadı ve imzasının bulunması" zorunlu unsurlardan olduğu-
Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre kıymet taktir raporu ve satış ilanı borçlunun eski adresine tebliğ edilmiş olup, yapılan tebligatların usulüne uygun olduğundan söz edilmesinin olanaklı olmadığı-
Muhatabın adreste bulunmama nedeninin ne olduğu ve ne şekilde tespit edildiği belli olmadığı gibi, tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği tüzüğün anılan maddesinde belirtilen kişilerden sorulup saptanmadan ve bu husus tebligat parçasına yazılıp usulen tevsik edilmeden yapılan tebligatın usulsüz olduğu-
Sözü edilen tebligat usulüne uygun olduğundan ve tebliğ tutanağının aksi de borçlu tarafça kanıtlanmadığından mahkemece tebliğ işlemine yönelik şikayetin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-