Önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında dava değeri tapuda gösterilen satış bedeli olduğundan mahkemece bu bedel üzerinden eksik harç tamamlattırılarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken harç tamamlanmadan hüküm kurulmasının doğru olmadığı- ................... tarihinde fen ve ziraat bilirkişisi refakatiyle taşınmaz başında gerçekleştirilen keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ve tanıklar beyanlarında davacının dava konusu taşınmazda kullandığı bir bölüm gösteremediklerinden fiili taksimin varlığından söz edilemeyeceği- Dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafa yasada öngörülen usulde satışın bildirilmemiş olması ve yasada belirtilen hak düşürücü süre içinde davanın açılmış olması nedeniyle davacının iyiniyet kurullarına aykırı hareket ettiğinin söylenemeyeceği-
5403 s. K.'nun 8/i maddesi gereğince, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada; davacı ve davalı taşınmazlarının sınırdaş tarım arazisi ve Ek1 listede sayılan bütünlüğün altında olmakla birlikte değerlendirilmeleri uygun yerlerden olup, davacının ön alım hakkını kullanmasının yasaya uygun bulunduğu- Davalı, dayanak yasa maddesinin yürürlükten kaldırılmış olduğunu ileri sürmüş ise de; sınırdaş arazi sahiplerine ön alım hakkı tanıyan anılan yasanın 8/i maddesinin, 15.05.2014-04.11.2020 tarihleri arasında yürürlükte kaldığı- TMK'nun yürürlüğüne ilişkin 4722 s. K.'nun 1. maddesi uyarınca; derhal uygulanma kuralının benimsendiği, bu ilke hukuk güvenliğinin genel ilkesi olarak, eğer yasa içeriğinde aksine bir hüküm yoksa yasalar ancak konuluşlarından sonraki olay ve durumlarda uygulanacağı- Davalıya pay satışı sırasında yasanın yürürlükte olduğu ve pay satışı ile ön alım hakkının doğduğu, yasanın yürürlüğü kaldırılırken geriye etkili olduğu hususunda açık düzenleme yapılmadığı ve usul hükmü gibi istisnalardan olmadığına nazaran geriye yürütülemeyeceği değerlendirilmekle itirazların yerinde olmadığı kanısına varıldığı-
Taşınmaz mal mülkiyetinin, kanundan kaynaklanan daraltımlarından biri olan önalım hakkıyla ilgili yorumların ve değerlendirmelerin; mülkiyet hakkının özüne zarar verecek şekilde, önalım hakkı sahibi lehine genişletilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle; dava açılmadan önce gerçekleşen satış ve düzeltme işlemlerinin, bir bütün halinde ve hepsine eşit değer vererek mevcut durumun değerlendirilmesi gerektiği, önalım davasına konu satış sözleşmesine ve buradaki bilgilere dayanarak talepte bulunan davacının, dava açılmadan önce bu sözleşmedeki bir hatanın düzeltilmesine yönelik davalı işlemini kabul etmemesinin TMK'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı-
Dava konusu davacı ve davalı taşınmazlarının fiili kullanım durumuna göre tarımsal arazi niteliği taşıyıp taşımadığı hususlarında yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığından, mahkemece; taşınmaz başında fen bilirkişi ve ziraatçi bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak taşınmazların sınırdaş olup olmadığı, fen bilirkişine tespit ettirilip usulüne uygun anlaşılabilir şekilde krokide göstermesinin istenilmesi, dava konusu taşınmazların fiili kullanım durumuna göre tarımsal arazi niteliği taşıyıp taşımadıkları tespit ettirilerek tarımsal bütünlük sağlanıp sağlanmadığı hususlarında rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Paylı mülkiyette paydaşlar arasında ortak idare ve kullanma durumu söz konusu olduğu; bu ihtiyacın gereği olarak hisselerin mümkün olduğu kadar hissedar elinde toplanmasını temin etmek amacıyla paylı taşınmazlarda hissedarların temlik hakkı sınırlandırılarak kanuni önalım hakkı tanındığı- Önalım hakkının, taşınmaz mal mülkiyetinin kanundan doğan takyitlerinden biri olup yenilik doğuran bir hak olduğu- Taşınmaz mülkiyetinin takyitlerinden olan kanuni önalım hakkının, taşınmazda hisse sahibi bulunan şahsa, diğer bir kimsenin payının üçüncü kişiye satılması hâlinde o hisse müşteriye neye mal olmuş ise o miktar ile ve belli bir süre içinde satın almak yetkisini veren ayni bir hak olduğu- Kanuni önalım hakkından söz edebilmek için paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmazdaki payın üçüncü şahsa satılması gerektiği- Gerçek bir satışın konusu olmayan, satım niteliğinde olmayan pay temliklerinde yasal önalım hakkı doğmayacağı- Önalımda, önalım hakkını kullanan kişinin payı satın alana ödemekle yükümlü olduğu bedel hibede mevcut olmadığı; önalım hakkını kullananın hiçbir bedel ödemeden payın kendisine devrini istemesinin mümkün olmadığı- Paydaşlar arasında fiili taksim bulunduğu taktirde önalım hakkının kullanılmasının dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun kabul edilebilmesi için, yasal önalım hakkına konu payın ilişkin bulunduğu bir taşınmazın varlığı, bu taşınmazın, paydaşlarca kendi aralarında taksim edilmesi ve davacı ve davalıya pay satan paydaş (paydaşların) taşınmazın belirli bir kısmını kullanması gerekli ve yeter olduğu- Davalı, taşınmazda fiili taksim yapıldığı ve herkesin kendi bölümünü kullandığı iddiasında bulunmuş ise de keşif sırasında dinlenen tanıklar davalıya pay satışı yapan önceki paydaşların dava konusu 84 parsel sayılı taşınmazda fiilen kullandıkları yer bulunduğuna ilişkin beyanda bulunmadıklarından taşınmazda fiili taksimin varlığından söz edilemeyeceği bu nedenle de davacının ön alım hakkını kullanmasının dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturmayacağı-
Önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davada; paydaşın paydaşa yaptığı satışlarda, önalım hakkı kullanılamayacağından, davanın reddine karar verilmişse de; davalının, dava konusu taşınmazlarda payını satarak paydaşlık sıfatını kaybettiği anlaşıldığından, işin esası incelenerek bir hüküm kurulması gerektiği-
Önalım davası ortaklığın giderilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra açılmış olup, anılan davada henüz tapuda iptal ve tescile ilişkin herhangi bir hüküm verilmediğinden ve dolayısıyla önalım hakkı cebri icrayı engellemeyeceğinden, mahkemece satış işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Şikayetçi, önalım davası sonucu adına oluşacak tapu kaydına dayalı olarak ihtilaflı payla ilgili taleplerini genel mahkemede açacağı davada ileri sürebileceğinden, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerektiği-
Mülkiyet hakkını tescilden önce kazanan tarafın tasarruf hakkını ancak tescille elde edebildiği durumda davacının taraf olmadığı kararın kesinleştiğini bilmesi ve bu duruma göre önalım hakkını kullanılmasının beklenilmesi TMK.nın 1020. maddesinde düzenlenen "Tapu sicilinin açıklığı" ilkesine de aykırılık oluşturup tescile ilişkin bildirim yapılmayan davacı, payın davalı adına tescilinden sonra iki yıl içinde dava açtığından hak düşürücü süre geçmediğinden davacıya çekişme konusu payın dava tarihindeki bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacıların elbirliği mülkiyetine konu paylarına dayanarak açtığı davada diğer malikin muvafakatinin alınmadığı veya terekeye temsilci atanmadığı anlaşıldığından, taraf teşkili sağlanmadan ve noter ihtarlarının iştirak halinde maliklere usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği araştırılmadan işin esası hakkında bir karar verilmesinin doğru olmadığı-
Önalım bedelinin belirlenmesinde esas alınacak satış bedelinin, (temlik tarihi itibariyle hesaplanan -davalının ödediğini iddia ettiği- gerçek bedelin değil) tapudaki satış bedeli olduğu-