Tebligat Kanunu'nun 39. maddesinde "Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebligat yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz" düzenlemesine yer verilmiş olup, maddede açıkça o davada hasım olan kişilerden söz edildiği, bu kişiler davanın tarafı asiller olup davayı vekil sıfatı ile takip eden vekillerin maddeye göre hasım olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu durumda şikayetçi borçlu vekiline satış ilanı tebliği gerekirken asile tebliğ ile yetinilmesinin usulsüz olduğu, satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü başlı başına ihalenin feshini gerektirdiğinden ihalenin feshine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Yapılan satışla ilgili ihalenin feshi ve kıymet takdirine itiraza ilişkin mahkeme kararında şikayetçi borçlu .........'nin Av. ......... tarafından temsil edildiği, vekilin azledildiğine veya istifa ettiğine dair dosya içerisinde herhangi bir kayıt bulunmadığı görüldüğünden, satış ilanının vekile tebliğ edilmesi gerekeceği, mahkeme dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış ve icra dosyasına vekilin kaydının yapılmamış olmasının, söz konusu mahkeme kararının dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı, emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asıla gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı, şu hale göre, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asıie yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-
Satışa konu takip dosyası arasında bulunan ............. sayılı ilama göre, aynı taşınmaz yönünden alacaklı vekili tarafından ................. tarihli kıymet takdir raporuna itiraz edildiği, anılan mahkeme kararında, Av. ..........’in borçlunun vekili olarak yer aldığının görüldüğü ve söz konusu borçlu vekilinin azledildiğine veya istifa ettiğine dair takip dosyası içerisinde herhangi bir kayıt bulunmadığı, dolayısı ile takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmasa dahi aleyhine başlatılan takipte, borçlunun vekil ile temsil edildiğinin kabulü gerektiği, buna rağmen yukarıda ifade olunan emredici nitelikteki düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, borçlunun vekiline satış ilanı tebliğ edilmemesinin ihalenin feshi nedenlerinden olduğu-
Asliye hukuk mahkemesinin itirazın iptaline ilişkin kararı üzerine alacağın haricen tahsil edilip, kararın bozulmasından sonra asliye hukuk mahkemesince verilen yeni karar üzerine fazla ödenmiş olan paranın tahsili için başlatılan genel haciz yolu ile ilâmsız takipte ödeme emrinin takip talebinde gösterilen asliye hukuk mahkemesinin ilâmındaki vekile tebliğinin usul ve yasaya uygun olduğu, "takip dosyasına vekil tarafından ayrıca vekâletname ibraz edilmemişse , ödeme emrinin asıla tebliği gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı borçlu vekili "vekillik görevinden istifa ettiğini" bildirmişse de, icra dosyasında istifa dilekçesinin davacı borçlu asile tebliğ edildiğine dair tebliğ mazbatasına rastlanmadığından, vekillerin istifasının borçlu asile tebliğ edilmemesi sebebiyle yasal olarak vekalet görevinin sona erdiğinden söz edilemeyeceği- İstifa dilekçesinin asile tebliği için gerekli masrafın istifa eden vekiller tarafından karşılanması gerektiği- Avukatlık Kanunu'nun 41. maddesine göre vekalet ilişkisinin devam ettiği, bu durumda istifa eden vekile yapılan tebligatın usule uygun olduğu-
Mahkemece, Noterler Birliği'ne ..............İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne ve ............ Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevaplarından ve şikayetçi/ borçlu şirketin vekaletnamesinden, ödeme emrinin borçlu şirkete ait olmayan bir adrese tebliğ edildiği adresin "........... hukuk bürosu isimli" bir yere ait olduğu, Vergi Dairesinden gelen müzekkere cevabı ekindeki vekaletnameden, ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste faaliyet gösteren Avukatlık Ortaklığı'na verilen yetkilerin sadece mali işlerle ilgili vergi dairesinde yapılabilecek iş ve işlemlere yönelik olduğu, kaldı ki takibin ilamlı değil, genel haciz yoluyla ilamsız takip olduğu göz önüne alındığında TK m. 10 uyarınca muhatabın bilinen adresine tebligat çıkarılması gerektiği somut olayda ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun anlaşıldığı, TK m. 32 'de "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur" düzenlemesine yer verildiğinden şikayetçinin öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarihin aksi alacaklı tarafça iddia ve ispat da edilmediği, mahkemece aynı gerekçelerle şikayetin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
103 davetiyesinin borçlu asile 06.05.2016 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, 103 davetiyesinin vekil yerine borçlu asile gönderilmesinin yasaya aykırı olduğu, dolayısıyla borçlu asile yapılan tebliğ ile itiraz ve şikayetler yönünden yasal süre işlemeye başlamayacağı, şikayete konu taşınmazın haciz tarihinin 13.07.2015 olduğu, borçlu vekilinin icra dosyasına vekaletnamesini 10.06.2015 tarihinde ibraz ettiği, vekilin icra müdürlüğüne 09.05.2016 tarihli beyanı ile haczin kaldırılması talebinde bulunduğu görülmüş olup, 09.05.2016 tarihi itibariyle borçlu vekilinin hacizden muttali olduğunun kabulü gerekeceği- İİK.'nin 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, borçlu adına kayıtlı taşınmaz üzerine konulmuş geçerli bir haczin varlığı gerektiği-
Borçlunun vekili bulunması halinde tebligatın vekile yapılmasına dair zorunluluğun asile tebligat yapılması gereğini ortadan kaldırmadığı, İİK'nın 76 ve 338. maddesinde düzenlenen suçlar yönünden asile tebligatın arandığı, hal böyle olunca borçlu asile icra emri tebliğinin usulsüz olmayıp, borçlunun vekiline de tebligat yapılmamasının sadece bir eksiklik olduğuna işaret edildikten sonra, mahkemece bu eksikliğin ikmaline karar verilmesi gerekmekle birlikte, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden sonra ...............'de borçlunun vekiline de icra emrinin tebliğ edilmiş olması nedeniyle şikayetin konusuz kaldığı- Davalı tarafta yer alan takip borçlusu ............ ile ............'nun adları altında Avukat .............'in, vekilleri olarak yazılı olduğu ve ilamın hüküm kısmının a bendinin 3. fıkrasında adı geçenler lehine vekalet ücretine hükmedildiği görülmekle, şikayet tarihi itibariyle borçlunun şikayetinde haklı olduğunun ve bu suretle yargılama giderleri ile vekalet ücretinin şikayet edilen alacaklı aleyhine hükmedilmesinin yerinde olduğu-
11. HD. 06.03.2023 T. E: 1445, K: 1303
Uyuşmazlık, davanın taraflarca takipsiz bırakılıp bırakılmadığı, dosyaya davacı vekilinin kaydının yanlış yapılmasının buna sebep olup olmadığına ilişkindir...