Tapu iptali ve tescil davasında, kural olarak, bu tür davalar öncelikle tapu kayıt maliki aleyhine, kayıt maliki ölü ise mirasçıları aleyhine açılması gerekeceği-Dava, derdest iken davacının tapu kayıt maliki ile ilgili davacı taraf olarak almış olduğu mirasçılık belgesine göre, tapu kayıt malikinin son mirasçısı Hazine olduğundan ve tapulu bir Hazine malının zilyetlikle iktisabınında mümkün olmadığından davanın bu sebeple reddi gerekeceği-
TMK'nun 713/2 maddesindeki ölüm sebebi ve eklemeli zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, payların iptaliyle davacılar adına eşit paylarla tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Yöntemine uygun bir taksimden söz edilebilmesi için murisin tüm mirasçılarının katılımıyla yapılmış bir taksimin söz konusu olması gerekeceği-
Uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydının malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmesi halinde bu kaydın hukuken bir değer taşımayacağı ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmeyeceği, dava açılmamış ancak; Anayasa Mahkemesi'nin verdiği yürürlüğünün durdurulması karar tarihi olan 17.03.2011 tarihinden önce hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresinin de dolması halinde, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğunun kabulü gerekeceği, bu hak sahiplerinin 17.03.2011 tarihinden önce veya sonra dava açmalarının bir öneminin bulunmadığı-
Kadastro öncesi eklemeli zilyetlik sebebi dikkate alındığında taşınmazların niteliği açısından yapılan araştırma ve uygulama yeterli olmayıp, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olduğundan, hava fotoğraflarının tespit tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekeceği; bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 20 - 30 yıl öncesine ait (1968 - 1978) en az iki farklı tarihe ait stereskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereskopla üç boyutlu olarak incelenmesi gerekeceği-
Malikin kim olduğunun tapu kütüğünden anlaşılamaması ve eklemeli zilyetlik hukuki nedenlerine tutunarak tapu kaydının iptali ile tescil isteğine dayalı davada, ölüm tarihinin ve mirasçılarının belirlenememiş olmasının, davacılar lehine TMK’nun 713/2.maddesindeki kazanma koşullarının oluştuğu anlamına gelmeyeceği-
Kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yerin zilyetlikle kazanılması için öncelikle, imar ve ihya işlemlerinin tamamlanması gerekeceği, bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar ve ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, davaya konu taşınmazların bulunduğu bölgeye ait; 1980-1985 yıllarının stereoskopik hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulacağı, varsa dosyaya getirtileceği, bu yıllara ait hava fotoğraflarının bulunmaması halinde ise topografik haritalardan yararlanılarak imar ihya koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulmasının gerekeceği-
Mülkiyetin naklini amaçlayan tapu iptali ve tescil davasında, davalılardan biri müebbet ağır hapis cezasına mahkum olmuş ve 4721 sayılı TMK'nun 407. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nce kısıtlıya vasi tayin edilmiş ise, TMK'nun 429/1. maddesi kıyasen uygulanmak suretiyle yargılamanın devamı için Sulh Hukuk Mahkemesi'nden husumet izni alınmak üzere vasiye süre ve imkan verilmesi, sonucunun beklenmesi, husumet izni alındıktan sonra yargılamaya devam olunması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Tapu iptali ve tescil davasında, kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanılmış olup, bu tür uyuşmazlıklarda kazanmayı sağlayan zilyetliğin davalı Hazine'ye karşı kanıtlanması gerekeceği; maddi olaylardan sayılan zilyetliğin her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu-
Zilyetlik hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, dava konusu taşınmaz çayır niteliğinde Hazine adına tespit ve tescil edilmiş ise, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulünün gerekeceği ve bu nedenle imar ve ihyanın tüm koşullarının araştırılıp belirlenmesinin zorunlu olacağı-