Hükmün, vekalet ücreti yönünden davalı Hazine vekili tarafından temyiz edildiği, davalı Hazine, yargılama oturumlarında kendisini vekille temsil ettirdiğine göre, HUMK.nun 423 vd. ile HMK.nun 330. maddesi ile hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi hükmü uyarınca; davalı Hazine yararına vekalet ücreti taktir ve tayini gerekirken bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasının kanuna aykırı olduğu-
Dava konusu taşınmazın çevresinde ortamalı niteliğindeki mera parselinin bulunduğu, esasen uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesiyle ilgili olup yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının komşu köyler halkı arasından seçilerek dinlenilmesinin, hava fotoğraflarından yararlanılmasının, komşu parsellere ait kadastro tutanaklarının onaylı ve okunaklı suretleri ile varsa tutanak ve dayanak tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek mahallinde uygulanmasının gerekeceği-
Kamu malı niteliğinde bulunan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile edinilmesinin ve özel mülkiyet şeklinde de tapuya tescilinin mümkün olmadığı, ancak, terk edilmek suretiyle veya güzergah değişikliği nedeni ile ortaya çıkan yol fazlalıklarının kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile edinilmesinin mümkün olduğu, bu kapsamda, nizalı taşınmazın kadimden beri yol olarak kullanıldığı ve terk edilmediği anlaşıldığına göre; taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukuki kıymetinin bulunmadığı-
Dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağının edinme sütununda taşınmazın müdevverenin 54. ve 64. sırasında sırasıyla Papasyan Karabat ve 64. sırasında Papasyan Haçik adına kayıtlı olduğu bildirildiğine göre, mahkemece, taşınmazın vakıf malı olup olmadığı üzerinde durulmasının, taşınmazın vakıf malı olduğunun anlaşılması durumunda, uzman bilirkişi ya da bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, vakfın türünün belirlenmesinin, bundan sonra kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılmasının ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının taşınmazı kullanmasının annesine bağlı olarak yapılan bir tasarruf niteliğinde olduğu, yani annesi adına taşınmaz üzerinde zilyetliğini sürdürdüğü ve bu zilyetliğin fer’i zilyetlik olduğu, asli zilyet olarak kabulüne olanak bulunmadığı, o halde, mahkemece davacının aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
3302 sayılı Yasa’nın Arazi Kadastro Yasası olmadığı, orman kadastrosunda değişiklik yapan yasa olduğu ve bu yerin önceden hiçbir zaman orman toprağı olmadığı, gerekçenin aksine 2/B maddesi ile orman dışına çıkarılan yerlerin mülkiyetinin yasa gereği Hazine’ye ait olduğu, öyle bir yerin zilyetlik ve imar-ihya ile kazanılmasının olanaklı olmadığı-
Dava konusu yerin tespit harici bırakılan yerlerden olduğu gözetilerek, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi de eklenmek suretiyle kabulüne karar verilen taşınmazın tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğü’nden sorulmasının gerekeceği, aksi halde çifte tapuya yol açacağı-
Mahkemece dava konusu taşınmazın kadastro öncesi niteliği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise, kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığının, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğünün, hangi tarihte tamamlandığının ve tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmasının, beyanlar arasındaki çelişki bulunması halinde HMK. nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmasının gerekeceği-
Bir arazinin kullanım süresi, niteliği ve zilyetlik süresini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının birleşen davanın açıldığı 2010 yılından önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği, bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için 2010 olan tespit tarihine göre, 20-30 yıl öncesine ait (1980-1990) stereoskopik hava fotoğraflarının istenilmesinin ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesinin gerekeceği-
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının stereoskopik aletle incelenmesinin gerektiği, hava fotoğraflarının bu şekilde incelenmesi durumunda taşınmazın 3 boyutlu görülebileceği ve sınırlarının belirlenebileceği, bu yolla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin mümkün olabileceği-