Miras bırakanlarından kalan uyuşmazlık konusu yer, satış, bağış veya terekenin paylaşımı sonucu davacıya kalmamış ve tereke malı ise, terekeye dahil bir taşınmaz için, bir veya birkaç mirasçının tek başına 3. kişilere karşı aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyetinin bulunmadığı-
Uyuşmazlık konusu taşınmaz “taşlık” niteliğiyle tespit harici bırakıldığından; ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen olumlu ve olumsuz imar ihya koşullarının tamamlanıp tarıma elverişli hale getirildikten sonra aynı kanunun 14. maddesindeki koşullarda zilyetlik olunması durumunda zilyedi adına tescilinin mümkün olduğu-
Davalının hasımlı veraset belgesinin (davalı Hazine olacak şekilde) alınmasının, alınacak veraset belgesine göre ölü ise davanın mirasçılarına yöneltilmesinin ve davacının davasını TMK'nun 713/2. maddesinde bulunan hukuki sebeplerden hangisine dayandırdığının açıklattırılmasının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca tüm mirasçılarına yöntemine uygun şekilde dava dilekçesinin tebliğ edilmesinin, davalının hiç mirasçı bırakmadan ölmüşse Hazinenin TMK'nun 501. maddesi karşısında hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerekeceği-
Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği ve davalara ait dosyaların Kadastro Mahkemesi'ne re’sen devrolunacağı, Kadastro Mahkemesi'nin yetkisinin her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlayacağı-
Eldeki davanın TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin tespitine ilişkin olduğu değerlendirilerek, davanın TMK'nun 713/3. maddesi gereğince ilgili Kamu Tüzel Kişileri durumunda olan DSİ ve Köy Tüzel Kişiliği'ne yöneltilmesinin sağlanması, yargılamaya geldikleri taktirde savunma ve delillerinin tespiti, bundan ayrı DSİ tarafından yapılan kamulaştırma işlemine ilişkin tüm belge ve haritaların getirtilerek, nizalı taşınmaz bölümüne paftası üzerinden uygulanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmaz imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğuna göre kural olarak, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren yerin idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edildiği tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanmasının gerekeceği-
Taşınmazın haritasında yol olarak gösterilmesi bir kadastro işlemi olup kadastro tutanağı düzenlenmediği için böyle bir işlemin tespit dışı bırakma işlemi niteliğinde olduğu, böyle bir yerin TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddesi hükümlerine göre tapuya tesciline karar verilebilmesi için Yargıtay'ın yerleşmiş kararlarına göre haritasında yol olarak gösterildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olmasının gerekeceği-