İcra hukukunda haczin yenilenmesine ilişkin hukuki müessesenin bulunmadığı-
İİK’nun 110. maddesi gereğince haciz kalktıktan sonra, başka bir ifadeyle geçerli bir haciz bulunmadan yapılan ihalenin sırf bu nedenle feshi gerekeceği-
İcra mahkemesince "takibin iptaline" karar verilmesi halinde, bu kararın kesinleşmesi beklenmeden icra müdürlüğünce, konulmuş olan hacizlerin de kaldırılması gerekeceği-
-6352 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Anayasaya aykırı olduğuna dair yapılan başvuru üzerine verilen- Anayasa Mahkemesi'nin 04.07.2013 T. E: 2012/100, K:84 sayılı kararı-
Şikayetçilerin takibin tarafı olmamakla ancak takip konusu borcu ödeyerek araç üzerindeki haczin kaldırılmasını isteyebilecekleri, araç satılmadan borçlunun hissesine araç satışından ne kadarlık pay düşeceği belli olamayacağından icra dairesi kararı yerinde olup şikayetin reddinin gerekeceği-
Haciz tarihinden itibaren (İİK. mad 106) 2 yıllık sürede satış istenmediğinde haczin düşeceği ve haczin düştüğü tarih itibari ile artık taşınmazda malik borçlu olmadığından, aynı taşınmaz üzerine borçlunun borcundan dolayı yeniden haciz konamayacağı-
Taşınmaz üzerinde mükellefiyet bulunsa dahi icra müdürlüğünce satıştan önce mükellefiyet listesi düzenlenmemiş olmasının, ihalenin feshini gerektirmeyeceği, çünkü mükellefiyet listesi düzenlenmesinin, ihalenin feshi sebebi olarak İİK.’da öngörülmemiş olduğu-
TMSF'nin devraldığı alacaklar hakkında derdest bulunan dava ve takiplere devam edebileceği gibi bunlardan feragati tazammun etmemek üzere, dava ve takiplerden vazgeçerek, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre de tahsilât yapabileceği- Fonun derdest bulunan icra takibinden vazgeçmemesi durumda ise İİK.'nun 106 ve 110 uncu maddelerindeki hükümlerin uygulanacağı Fon’un alacaklı olduğu dosyalardan konulan hacizlerin ayakta olup olmadığına bakılarak değerlendirme yapılması gerektiği-