Alacaklı tarafından 2 yıllık süre dolmadan satış talep edilerek bir miktar satış avansı dosya yatırıldığı anlaşıldığından İİK. 106-110. maddelerinde düzenlenen sürenin dolmadığının kabul edileceği-
Her ne kadar şikayet tarihinde borçlu Yargıtay'ın ilgili dairesinden tehiri icraya dair karar getirememiş ise de, tehiri icra kararı alınmış olsa bile bu karar takibi olduğu yerde durdurur, karardan önce uygulanan haciz işlemlerini ortadan kaldırmayacağı-
20.08.2008 tarihinde haciz işlemi yapılarak sanığa yediemin sıfatıyla teslim edilen hacizli malların satış günü satış mahallinde hazır edilmedikleri 14.01.2010 tarihli tutanakla tespit edilmiş ise de; suç tarihinde yürürlükte bulunan 6352 sayılı Kanunun 21 ve 22. maddeleri ile değişiklikten önceki İİK'nın 106 ve 110. maddeleri gereği hacizli taşınır malların satışının hacizden itibaren bir yıllık süre içerisinde istenmemesi halinde haczin başka bir işleme gerek kalmaksızın kalkacağı ve muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun hukuka aykırılık öğesinin oluşmayacağı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra memuru tarafından, satış talebi reddedilen alacaklının, red kararının iptali için icra mahkemesine başvurmamış olması halinde icra memurunun red kararı doğrultusunda alacaklının süresi içinde satış istememiş sayılacağı ve koymuş olduğu haczin süresi içinde satış istenmemesi nedeniyle düşmüş olacağı-
Tasarrufun iptali davası açan alacaklı şikayetçinin tarafı olmadığı icra takip dosyasında uygulanan haczin kaldırılmasını isteme hakkının bulunmadığı, ileri sürülen iddiaların sıra cetveline itirazda tartışılacak hususlar olduğundan icra mahkemesince istemin aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi/borçlu tarafından taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılması talep edildiğinden bu talebin İİK'nun 106 ve 110. maddelerindeki değerlendirmeyi de içerdiği, mahkemece, taşınmaz üzerine konulan haczi izleyen iki yıl içinde satış istenmemesi nedeniyle hacizlerin düştüğüne karar verilmesinin, talebin aşıldığı anlamına gelmeyeceği-
Haczin İİK.'nun 106-110. maddeleri uyarınca düştüğüne ilişkin şikayet üzerine icra mahkemesinin vereceği kararların kesin olduğu ve temyiz edilemeyeceği-
Hem sıraya ve hem de alacağın esas ve miktarına yönelik itirazların birlikte ileri sürülmesi halinde, mahkemece kural olarak, önce sıraya yönelik uyuşmazlığın çözülmesi, bu itirazın yerinde olmadığının anlaşılması halinde ise, davalı alacağının varlığına ve miktarına yönelik itirazın incelenmesi gerektiği- "Satışa esas olmak üzere" ibaresiyle başlayan kıymet takdiri talebi ve bu kıymet takdiri için masraf yatırılmasının satış talebi ve bunun için yatırılmış bir avans olarak kabul edilemeyeceği- Avansa ilişkin makbuzda paranın satış ve kıymet takdiri için olduğu yazılı ise de, açıkça satış talebinde bulunulmadığından geçerli bir satış talebinin varlığından söz edilemeyeceği-
Haciz tarihi itibariyle yürürlükte olan -6352 s. Kanunla yapılan değişiklik önceki- İİK. mad. 106 gereğince, taşınırların hacizden itibaren bir yıl, taşınmazların ise iki yıl içinde satılmasının istenebileceği; satışa hazırlık işlemleri tamamlanmadan alacaklının satış avansı yatırmak istenmesinde hukuki yararın olmadığı, mahkemece, iki yıllık sürenin dolmuş olması sebebiyle İİK. mad. 110 gereğince, anılan taşınmaz üzerindeki haczin kalktığı hususu dikkate alınarak, geçerli bir haciz olmaksızın yapılan ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Satış talebinin, İİK. 106 ve İİK. 110. maddelerde öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürünce re'sen gözetmesi gerekeceği, satış talebinin, bu sürelerden sonra olması halinde, bu istemin reddedilmesi gerekeceği, satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen icra müdürünün satış talebini kabul etmesinin, bu hususun kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle süresiz şikayete tabi olacağı ve bu durumda haciz kalkmış olacağından yapılan ihalenin de feshi gerekeceği-